İşte bunu çok iyi anlıyorum,
İnsan en kolay en sevdiklerine kıyar.
Bir bakarsın, gözlerinde ateş,
Ve o ateş, en masum yürekleri yakar.
Aşkın adıyla girer içimize,
Ama öfke fırtınasıyla çıkar;
Sevgiyle örülmüş duvarlar,
Kendi ellerimizle yıkılır, paramparça olur.
Ne garip bir oyun bu,
En derin bağlarımızda bile
Saklı bir diken gibi dolaşır öfke,
Ve kanatır, en beklemediğimiz anda.
Sevgi dedikleri,
Bazen bir kılıçtır;
Bir bakış, bir söz, bir sessizlik
Ve ruhu yaralar, derinlerden…
İnsan, en çok güvenip sığındığına,
En ağır darbeyi vurur;
Çünkü öfke ve aşk
Kol kola gezer, dans eder yüreklerde,
Ve biz çoğu zaman farkına bile varamayız.
Bazen bir kahkaha gibi başlar,
Ama fırtınaya döner;
Bazen bir dokunuş gibi görünür,
Ama kırar, parçalar, yok eder.
Ve işte bu yüzden anlıyorum,
En masum kalpler bile taş kesilir bazen;
Çünkü insan, en çok sevdiğine,
En derin öfkesini saklar.
Aşkı, öfkeyle öreriz biz,
Ve sonra, bu iki yabancı güçle
Kendi ellerimizle dünyamızı yakarız;
Ama yine de vazgeçemeyiz,
Kol kola yürürler yüreklerimizde,
Sarsılmaz bir iktidar gibi.
İşte bunu çok iyi anlıyorum,
Ve yine de sevmekten vazgeçemem;
Çünkü aşk ne kadar sert, ne kadar acı verici olursa olsun,
İçimizdeki öfkenin bile içinde
Bir umut ışığı taşır.