Telaşa gerek yok, ey yolcu,
Rüzgâr esti diye dallar kırılır sanma.
Kırılan dal, toprağa daha derin kök salar,
Fırtına geçer, ağaç daha dimdik durur.
Olanlar, olması gerekenlerin habercisidir;
Bir kapı kapanır ki, ufuklar açılsın.
Düşüşün tozuyla kalkar insan,
Yaraların izi, en parlak yıldız olur gecede.
Acı, sessiz bir öğretmen gibi gelir,
Söz söylemez, yalnızca dokunur yüreğe.
Dinlersen, fısıldar:
“Buradan geçmen lazımdı,
ki kendinin en güçlü halini tanıyabilesin.”
Dersini al, sessizce başını eğmeden,
Gururla değil, minnetle al.
Sonra dön yola, hafifleyerek,
Yüklerinden arınmış, gönlünden zenginleşmiş.
Çünkü hayat, nehir gibi akar;
Taşlara çarparak şekillenir yatağı.
Sen de o nehirsin,
Çarp, kırıl, ak,
Ve sonunda denize ulaş.
Telaşa gerek yok,
Olan her şey,
Olması gerekenin
En güzel suretidir.