Ölmeyin Durun
Sana güzellikle bahsedilmez güzellikten,
Hırçın cızırtılara gebe bir belediye hoparlörü lazım kazan kaldıranlarına.
Dişi bir yılan fareyi zehirleyip bıraktı yol ortasında, haberin yok!
Senin haberin olmaz bu şehrin ölülerinden.
Aç olmayanların kavgası çetin olur, ekmek pişirmek için bakracında bir avuç un olmayanlardan.
İsyan etmeyin durun,
Gücendirirsiniz sizden olmayanı, kalbi kırılır bin eş parçaya.
Alın, alın sizin olsun bu su.
Kaynatıp için zehrini konuşulanların.
Hayır biraz daha kaynatın! Sabredin bize.
Mikrobu kırılmaz bu suyun, hâşâ.
Haşa kırılmaz bu su, bin eş parçaya.
Tutun ayırın sayfaları,
Olanları yazmak düşmez bana
Oysa anlatacak bir şeyleri hâlâ var yaşayanların,
Yaşamayanların hikayesi yazılacak sonradan çok sonradan.
Bekleyin!
Basın bağrınıza, tutkuyla sevin, tutkuyu sevin diyecek vurulduğunuz cephenin romantik savaşçıları.
Hiç vurulmayanların tavsiyesini dinleyin diyecekler,
Siz öleceksiniz.
Ölmeyin durun,
Ben de deneyeceğim ölmeden tutup kendimi sevmeyi.
Durup; içim almıyor içimi, diyeceğim.
Öleceğim gizli saklı.
Ben de öleceğim, durun!