Ölüm bulaşıcı değil,
Ama herkesin sırası var.
Bir nefes eksilince,
Bir başka ciğer yanar.
Toprak kimseyi ayırmaz,
Taş herkesin adını unutur.
Bir çiçek çıkar mezar taşından,
Rengi hayattan, kokusu yokluktan olur.
Korkma, ölüm seni çağırmaz,
Zaman geldiğinde kendin gidersin.
Ne erken, ne geç tam vaktinde,
Kendi adımın yankısıyla sessizleşirsin.
Bir gün herkes ölecek,
Kimi dualarla, kimi sessizce.
Ama asıl mesele ölmek değil,
Yaşarken ne kadar “insan” kalabildiğinde.
Gökyüzü hep aynı mavi,
Toprak hep aynı kahverengi.
Yalnız değişen,
Gidenle kalan arasındaki sessizlik dengesi.