Eğer ben bir gün ölürsem…
Ağlama ablam.
Çünkü ben bu hayattan en çok seni severek gittim.
Seninle geçirdiğim her an, içime kazınmış bir huzurdu.
Varlığın, karanlık zamanlarımda ışığım oldu.
Yokluğunu hayal bile edemediğim bir hayatın içindeydim hep.
Gidersem bir gün, bil ki içimde kırgınlık yok.
Senin olduğun bir dünyada, ben kendimi hiç yalnız hissetmedim.
Bana verdiğin her destek, her omuz, her dua…
Benim kalbimde birer sığınaktı.
Ben gittikten sonra da sana dair hiçbir şey solmasın.
Benim yerime çiçeklere su ver,
Benim yerime kendine dikkat et.
Ve en çok da,
Benim yerime kendini sev.
Biliyorum, hayat kolay değil.
Ama sen, hep güçlü oldun.
Ben olmasam da senin yanında,
Benim sevgim hep senin kalbinde olacak.
Unutma, bu satırları yazan kardeşin
hayattayken de, hayattan gidince de
sana “abla” demekten hiç vazgeçmeyecek.
Çünkü sen benim için sadece bir abla değilsin…
Sen benim “Anne Yarım”sın.
Eğer ben bir gün ölürsem, ablam...
Lütfen ağlama.
Gözyaşların kalbine akmasın, içini yakmasın.
Çünkü ben senden razı gittim.
Senin varlığın bu hayatta başıma gelmiş en büyük iyilikti.
Sen benim sadece ablam değil,
sırtımı yasladığım dağ,
karanlıkta yönümü bulan pusula,
hayatın yükü ağırlaştığında omuzumdan yük alan o nadir insandın.
Seninle geçen günlerimde ne çok sustum belki ama,
kalbim hep teşekkür ediyordu sana sessizce.
Eğer bir gün sessizce göçüp gidersem…
Birlikte oturduğumuz o köşeyi unutma.
Çayımız soğurdu ama muhabbetimiz hiç eksilmezdi ya hani,
işte ben o anlarda yaşadım en çok.
Sen bana sadece bir evin, bir sofranın değil;
bir sevginin, bir sahiplenişin sıcaklığını verdin.
Bir gün artık adım sadece eski defterlerde kalırsa,
sen kalbinde sakla beni.
Kimseye anlatmana gerek yok,
çünkü senin bilmen yeter.
Senin beni sevdiğini,
senin bana sahip çıktığını,
senin beni olduğum gibi kabul ettiğini ben zaten hep biliyordum.
Ben sana hiçbir zaman layık bir kardeş olabildim mi bilmiyorum,
ama sen bana hep en güzel “abla” oldun.
Bir tebessümünde, bir omuz uzatışında,
bir bakışında bin şifa gizliydi.
Eğer bir gün gelmezsem...
Kapını çalmazsam, mesaj atmazsam, bir ses vermemsem...
Bil ki kalbinin tam ortasında kalmışımdır.
Orası benim en çok sevdiğim yerdi zaten.
Hiçbir adresin ulaşamayacağı, hiçbir vedanın koparamayacağı o yer...
Makbule ablam...
Sen güçlü ol hep.
Ağlama demem, ama kendini bırakma.
Sen varsın ya...
Ben gittiğim yerde bile rahat ederim.
Çünkü arkama dönüp baktığımda,
hayatımda "iyi ki" diyebileceğim biri vardı:
Sen.
İçim hep dua, dilim hep minnetle anacak adını.
Ve her şeyden önemlisi...
Sen benim için sadece bir abla değil,
ömür boyu kalbimde taşıyacağım bir “Anne Yarımsın”.
Eğer ben bir gün ölürsem, ablam…
Sakın “keşke daha çok vakit geçirseydik” deme.
Çünkü ben senin yanında olduğum her saniyeyi zaten bin saniyeye bedel yaşadım.
Senin o gülen gözlerin, yorulmuş ellerin, bir sarılmayla huzur veren o kolların…
Benim için dünya kadar değerliydi.
Bir gülümsemene her şeyimi feda edebileceğimi sen hiç bilmedin.
Biliyor musun, seninle yaşarken bile seni hep özledim.
Çünkü senin varlığın bile yetiyordu içimi huzurla doldurmaya.
Sen konuşurken susmak isterdim,
çünkü sesin bile yüreğime iyi gelirdi.
Hayat o kadar gürültülüyken, seninle sessizlik bile güzeldi.
Eğer ben bir gün sessiz sedasız gidersem,
arkamdan kimseye açıklama yapma.
Benimle ilgili bilmedikleri ne varsa, bırak da bilmesinler.
Çünkü beni gerçekten bilen,
bana gerçek sahip çıkan sadece sendin.
Bir gün fotoğraflara bakarsan,
gözlerin dolmasın ama içinden bir "iyi ki" geçsin.
İyi ki birlikte büyümüşüz, iyi ki aynı hayatın yükünü omuzlamışız.
Ne çok yandım içimden, ne çok sustum sana...
Ama hiçbirini taşımadım tek başıma,
çünkü sen vardın.
Hani senin ameliyat olduğun o gün vardı ya...
Sana belli etmeden ne kadar korktuğumu bilemezsin.
Elimden hiçbir şey gelmese de başucunda bekledim ya...
İşte ben o gün bir kez daha anladım:
Seni kaybetmekten başka hiçbir şey korkutmuyor beni.
Ve sen…
Ben iş yerinde ezildiğimde, adaletsizliğe uğradığımda,
herkes sessiz kalırken
yanımda duran tek kişiydin.
Sadece omzunu değil, kalbini verdin bana.
Kendimi yalnız hissettiğim her yerde,
senin bana verdiğin değerle dik durdum.
Ablam…
Bu mektubu senin eline geçmeyecek belki,
belki hiç okumayacaksın ya da gözyaşlarınla okuyacaksın.
Ama bil ki,
ben bu dünyadan içim sana şükürle dolu olarak gideceğim.
Eğer ben bir gün ölürsem…
Ağlama ama bir gün sessizce bana dua et.
Belki bir yıldız kayar o anda gökyüzünde,
ben de o ışıkta sana selam ederim.
Sen sadece ablam değilsin.
Benim kalbimin diğer yarısı,
hayatımın en şefkatli yanı,
içimin hep sığındığı limansın.
Sen, benim yarım değil;
Benim tamımsın.
Ve ben seni,
sadece bir abla değil,
bir "Anne Yarısı" olarak sevdim.