Önce kuş sesiyle geldin,
Sabahın en berrak anında,
Kalbime dokunan ince bir melodi gibi.
Gelişin, umutla açan bir tomurcuktu,
Dünyamı ışıkla dolduran bir bahar nefesi…
Sonra suyun akışı gibi gittin,
Sessiz, ama engel tanımaz bir hüzünle.
Ardında sadece iz bırakan bir serinlik,
Ve ellerimden kayıp giden
Bir hayalin kırıntıları kaldı.
Ben sana tutunmak isterken,
Sen akıp giden nehir oldun;
Ben kıyısında çaresizce bekleyen taş.
Her dalga biraz daha uzaklaştırdı seni,
Ve ben her çırpınışımda
Biraz daha sustum.
Önce kuş sesiyle geldin,
Sonra suyun akışı gibi gittin…
Şimdi geriye,
Ne sabahın sevinci kaldı,
Ne de nehrin serinliği;
Sadece kırılgan bir sessizlik,
Ve içimde dinmeyen bir özlem.