Pencere
Kayıp bir rüzgarın son satırlarını
yazar gibi gitmiştim yüreğimden
çiçekler vardı ellerimde öylece
Ruzgarlarin tatlı tatlı esintisinde
kasımları ömrümden o gün çıkardım hikayelerde arar oldum gözlerini
O sokaktaki yürek yakan sözlerini
Kaç ciltlik sarı defterlere yazdim
Bilemezsin, düş bulutları altında
Ben sustugumda yağmurlar
Uzak diyarlarda yağıyordu...
Sağnak gibi bir zaman öyle
***
Mavi çerçeveli pencereme
Ürkek bir güvercinin selam
Dolu bakışları var bir ikindi zamanı.
Ikinci ezanının muazzam sesi
Fatih camii nde yankılanıyor...
güneşin son kizilligi gelecek
Ve düşecek damla damla pencereye
Bir ömrün son demleri gibi...
Karanlık geceye övgü demeti içinde
Kara kaplı kitapların çığlığı
Ve ay ışığı kasimlara sinecek sinsice sarkilar dillerde türküler yüreklerde
Kabuk bağlayan yaraların izleri
Kanayan bir yaranın hikayesinde
Susunca geçmiyor acıların yükü
Ne Dagda ne ovada ne de çölde...
Ve kalır bir iklimin çaresizliği
Kayıp mevsimler kapıda
Ve pencereme
Yıldızlar yıldızlar yıldızlar geçidi
Kaç kişi bakıyor şimdi
Kayıp bir karanlıkta
Göz alıcı güzellikte...
***
EBUBEKİR KURİ -Pencere