Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Rıza ve Sevgi - Sözümoki
19 Ağustos 2019, Pazartesi 22:29 · 699 Okunma

Rıza ve Sevgi


Akşam yatakta uzanmış Seher'i düşünüyordum; aklımdan bir an bile çıkmıyordu... Her an onun o nikap ardındaki masum bakışları, içten gülümsemesi gözümün önündeydi. Bu koca şehirde, savaşın ortasında bulduğum cennetim oydu.
Telefon çaldı. Arayan babamdı. Korktuğum başıma gelmişti. Elim titreyerek açtım telefonu... Bir yandan Seher'le kurduğum hayaller, diğer yandan babamın katı mizacı arasında sıkışıp kalmıştım.
"- Alo," dedim yutkunarak. Sesimin titrememesi için ne kadar uğraşsam da boğazım düğümlenmişti.
"- Nasılsın oğlum, iyi misin?" Babamın sesindeki o şefkat, beni daha da şaşırtmıştı. Genellikle böyle nazik olmazdı.
"- İyiyim babacım, hamdolsun."
"- Gözümün nuru Muhammed'im... Kardeşin bir şeyler anlattı. Kader-i İlâhî olur mu olmaz mı bilmiyorum ama, de hele! Nasıl olacak oğlum? Sen orda, biz burda. Kız kim bilmiyoruz. Sen sevmişsin, beğenmişsin, belli ki vakıf bahane, oraya onun için gitmişsin... Ama bu şekilde bir isteme olmaz. Bizim aileyi görmemiz, onların da bizleri görmesi lazım..."
Babamın bu kadar sakin ve anlayışlı konuşması beni hem rahatlatmış hem de içten içe şaşırtmıştı. Onun bu denli yumuşaması, Seher'e olan aşkımın büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne seriyordu.
Ben: "- Senin rızan olmadan bir işe kalkışmak istemem baba. Türkiye'ye dönünce bir düğün daha yaparız," dedim. Sesimdeki titreme bu kez heyecandandı.
"- Bak oğul! Ben sana kendimden daha çok güveniyorum. Kalbin temizdir, merhametlisin, kimseyi incitmezsin. Ama iyi düşün oğlum. Ben senin arkandayım. Bir şartla izin veriyorum: Orda uzun kalmayacaksın, tamam mı?" Babamın bu sözleri, üzerimdeki tonlarca yükü alıp götürmüştü. Bir nefes almış gibi hissettim.
"- Tamam babacım, söz veriyorum." Bu sözü verirken içimde bir sızı vardı. Seher'siz bir hayatı düşünmek bile imkansızdı. Ama şu an önemli olan babamın rızasıydı.
"- Annene veriyorum," dedi...
Telefonu annem alırken hıçkırıklara boğulmuştum, konuşamıyordum. Yılların birikmiş özlemi, babamın beklenmedik şefkati, Seher'e duyduğum aşkın büyüklüğü... Hepsi bir anda patlamıştı içimde. Annem dualar edip durdu bana; o da "İyi düşün," diyordu... "Allah gönlüne göre versin oğlum," dedi ve kapattı...
Ben hâlâ ağlıyordum. Yıllardır babam benimle bu kadar konuşmamıştı. Ve beni bu kadar sevdiğini yeni öğreniyordum... "Bu işte bir terslik var," diyordum kendi kendime. Babam bağırmadan sakince konuşmuştu benimle... Sanki gökyüzü birden masmavi olmuş, güneş tüm sıcaklığıyla içimi ısıtmıştı. Bu destek, bana daha da güç vermişti.
Sonra Seher'i aradım:
"- Ailemle konuştum. Annemin de babamın da rızasını aldım," dedim. Sesim sevinçten titriyordu. Sanki tüm yorgunluğum bir anda uçup gitmişti.
"- Allah onlardan razı olsun! İnşallah onlara lâyık birer evlat oluruz," dedi. Onun sesi, ruhuma işleyen en güzel melodimdi.
"- Abim de babamla konuştu. O da tedirgin biraz. Siz yarın akşam Selman Hoca'yla gelin bize. Babam seni görmek istiyor."
"- Tamam, inşallah yarın geliriz beraber..." O da benim kadar heyecanlıydı, bunu sesinden anlıyordum.
"- Sabah yine aynı saatte gidelim. Kimse yok, konuşuruz," dedim.
"- Tamam olur. Ama uyuma hemen! Mesaj atacağım, oku öyle uyu... İyi geceler."
"- Bekliyorum. Sana da iyi geceler."
Sadece iki kelime yazmış, ard arda:
"Seni seviyorum..."
Bu iki kelime, tüm Idlib'in yıkıntıları arasında bir ışık hüzmesi gibi parladı. Kalbim, göğüs kafesimi zorlayarak atmaya başladı.
Ben uyuyamıyordum bir türlü. Dışarı çıktım, ortam zifiri karanlıktı. Uzaklardan patlama sesleri, silah sesleri geliyordu... Gecenin sessizliğini bozan bu sesler, yaşadığımız gerçeği acımasızca hatırlatıyordu. Bir ara düşündüm: 'Burada nasıl yaşayacağız Allah'ım? Sen bana güç, kuvvet ver Yarabbim!' İçimden, 'Seher'i nasıl ikna ederim acaba?' diyordum... Onun bu topraklara olan bağlılığını biliyordum ama bu acımasızlık içinde nasıl bir gelecek kurabilirdik? Belki de bu aşk, tüm zorluklara meydan okuyacaktı. Sonra içeri geçtim ve Seher'e mesaj attım... Uyumuş olmalıydı, cevap yazmadı. Ben de onu düşüne düşüne uyumak üzere yatağa uzandım. Gözlerimi kapattığımda bile, patlama sesleri ve Seher'in gülümseyen yüzü zihnimde dans ediyordu. Bu, Idlib'in acımasız gerçekliği ile aşkın umut dolu hayallerinin iç içe geçtiği bir geceydi.

قصيدةٌ في ليلِ إدلبَ الحائرِ
يا ليلَ إدلبَ، أنتَ شاهِدُ حيرتي،
بينَ أبٍ قاسٍ، وروحٍ فيها عِشْقي.
سمعتُ صوتَ أبي، كم تاقَتْ أُذني،
حنانٌ غريبٌ، في جوفِ الليلِ يَحضُنُني.
"أحبُّكِ!" كلمتانِ، في قلبي تَتردَّدُ،
أشعلتِ نارًا، يا روحَ روحي، لا تخمدُ.
لكنَّ القصفَ، والأصواتُ في الظَّلامِ،
كيفَ نَبْني حُلمًا، بينَ ركامِ الأحلامِ؟
أفكِّرُ فيكِ، في كلِّ نبضٍ يُناديكِ،
يا سِرَّ قلبي، هلْ سنَبقى في أراضيكِ؟
يا ربَّاهُ، قوَّةً لي، لِإقناعِ مَن أُحِبُّ،
لِنَنجوَ معًا، من هذا العذابِ الذي يُرهِبُ.
النُّجومُ تُضيءُ، ولكنَّ الدَّربَ عسيرُ،
أخشى غدًا، والقدرُ لِقَلبي يُشيرُ.
لكنَّ حُبَّكِ، يا سِحْرًا في عينيَّ،
يجعلُني أُؤمِنُ بِغَدٍ، ولو كانَ في الموتِ لِيَّا.

(Ey İdlib'in tereddütlü gecesi,
Sen benim kararsızlığımın şahidisin.
Acımasız bir baba ile aşkımın ruhu arasında.
Babamın sesini duydum, ne kadar da özlemişti kulağım,
Gecenin derinliklerinde beni kucaklayan tuhaf bir şefkat.
"Seni seviyorum!" iki kelime, kalbimde yankılanır,
Bir ateş yaktın, ey ruhumun ruhu, sönmez.
Ama bombalama, ve karanlıktaki sesler,
Hayallerin yıkıntıları arasında bir rüya nasıl inşa ederiz?
Seni düşünüyorum, her nabız sana sesleniyor,
Ey kalbimin sırrı, bu topraklarda kalacak mıyız?
Ey Rabbim, bana güç ver, sevdiğimi ikna etmek için,
Birlikte kurtulalım, bu korkunç azaptan.
Yıldızlar parlar, ama yol zordur,
Yarından korkarım, ve kader kalbimi işaret eder.
Ama aşkın, ey gözlerimdeki sihir,
Bana yarınlara inanmamı sağlar, ölümle bile olsa benim için.)




...

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Meyveler bir krallık olsa, hangi meyve türü kral olurdu? Neden?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.