Toplumun uckura döndüğü zamanlardi.
Benim senin parmaklarina yanlışlıkla dokunup hissettiklerim.
Gözlerimi kapattigimda karşımda ki hayalin.
Belki hoşuna gidiyordu insanların sana övgü yagdirmasi.
Belki de bu yaşadığın acıları unutturuyordu sana.
Sana söylenen her güzel cümlede beynim catliyordu.
Gözlerim hiç olmadığı kadar bayılıyor
Hiç olmadığım kadar deliriyordum.
Neyse ki yaşam bana gerektiginde susmayi fazlasıyla öğretti.
Başımı öne eğip sadece sustum. Susuyorum.
Kendimi yatistirmak zaman alsada icimdeki fırtınaları bir bir engelliyorum.
Sanırım ben seni seviyorum.
Fakat bildiğim sevgi değil bu.
Varlığın sesin , saçların , gözlerin bazende göz yaşların,
Ulaşmak için delirip , delirdikce daha çok büyüyen bir hal.
Dokunmak istemiyorum sana ,
Dokundukca kalbimin atışlarını hissetmemen huzursuzluk veriyor.
Fakat ben seni dokunmadan sevmek istiyorum.
Mesela sadece bakmak.
Seyretmek uyurken belki de.
Ne bileyim işte dokunmadan seviyorum.
Dokundugumda kaybolacaksin gibi bir korku kaplıyor ruhumu.
Ama bu öyle bildiğim korku değil.
Titriyor bileklerim, kalbim hiç olmadığı kadar hircinlasiyor.
Göz bebeklerim kuculuyor.
Ve inanılmaz derinliklerin karanlığında buluyorum kendimi.
Korkuyorum.
Her geçen gün ayni oksijeni solumak mutluluk veriyor bana.
Ve ben bir kez daha dokunmadan seviyorum.