Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Saudade/Bölüm 1 - Sözümoki
09 Ağustos 2020, Pazar 20:29 · 441 Okunma

Saudade/Bölüm 1


Bölüm 1: Mutlu Olmak

Mutlu olmak herşeye rağmen bambaşka bir şeydi.

Günlerden Çarşamba.Sıradan ama saçma bir gün.Bana göre her gün saçma ve sıradan gerçi.Kulağımda kulaklık ve yağmur...Okuldan çıktım.Metroya binmem gerekirdi ama binmedim.Ordan depresif psikopat bir kız gibi görünebilirim.Öyle miyim?Bilmiyorum.Arkadaşlarım dışarıdan bakınca çok soğuk biri gibi olduğumu ama beni tanıyınca sevdiklerini söylüyorlar.Yağmur saçlarımı ıslatırken düşüncelerimden sıyrılıp müziğe odaklandım.



Sağımda
Solumda
Belli ki sen varsın
Nereye çevirsem yüzümü seni gördüm
Odamda duvarda
Asılmış aşkımız
Sessizce başlasın son şarkımız
Artık anladım bu bizim son dansımız

Anılarım gözümün önüne gelirken sol gözümden bir damla yaş düştü...
Bu kaldırım bu şehir bu dünya...

Heryer onunla kaplıydı.Heryer o kokuyordu.Heryerde o vardı.

Ver beni yalnızlığa
Koy beni düşen yağmurlara
Akıp gitsin hatıralar
Boş sokaklarda
Düşün beni düşün beni
Şarkılar ağladığında
Son bir selam söyle

Normalde bu kadar duygusal değilimdir.Ama son yıllarda yaşadıklarım beni bu hale getirdi.

Sürekli ağlıyorum.Gözyaşlarım durmak bilmiyor.

Ver beni yalnızlığa
Koy beni düşen yağmurlara
Son bir selam söyle yalnızlığıma
Yavaşça silinip giderken kokun yastıklardan
Her şeyde sen varsın senleydi baharlarım
Aşk oyununu zor kazanmak düğümlü şansımız
Sessizce başlasın son şarkımız

Mutluymuş gibi gözükmek o kadar kolay ki...Genel haliyle ruh halimi yüzüme yansıtmam.Bu yüzden arkadaşlarım beni sürekli mutlu bilirler ama değilim.Birkaç arkadaşım var beni anlayan o kadar.

Eve girince;okul çantamı girişe,anahtarlarımı da boş olan kaseye fırlatıp odama çıktım.Ev yine sessizdi.Annem ve babam gelmemişti anlaşılan...

Telefonumu şarja takıp pijamalarımı giydim.Ruhsuz bir şekilde merdivenlerden inip kendime sandviç yapmaya mutfağa geçtim.

Sandviçimi hazırlandıktan sonra odamdan telefonumu alıp televizyonun karşısına geçtim.Tam sandviçimden bir ısırık alacaktım ki telefonum çalmaya başladı.Arayan Gizli numaraydı.Açmadım.Çünkü o gitmeden önceden beri gizli numaradan sürekli aranıyordum.Karşımdaki her kimse sesini çıkarmıyordu.Ve bu benim sinirimi bozuyordu.

Önce aranan çağrı sona erdi,sonra cevapsız çağrı bildirimi geldi.Umursamadan sandviçimi yemeye devam ettim.aradan 2 saat geçti ve telefonum tekrar çalmaya başladı.Arayan bölümden arkadaşım Ebru'ydu.

"Yıl sonu ödevleri için kiminle eşleşmissin?"

"Sana da merhaba."

"Öf kızım bak işte."

"Bekle,bakıyorum."

Sehpanın üzerinde duran bilgisayarı kucağıma alıp okulun sitesine girdim.

"Asya ULUÇAY ile MONTAİGNE"

"Sen yine iyisin kızım,inek kıza denk geldin bana Tuna'nın arkadaşı Soner çıktı."



İstanbul'da Fransız Dili ve Edebiyatı okuyordum ve son senemdi.Neden mi bu bölümü okuyordum?Fransızca öğretmeni olmak için değil ha.Mezun olur olmaz Dünyayı dolaşacaktım.Maddi durumumuz iyiydi ve ben hayallerimi gerçekleştirmek istiyordum.4 dil biliyordum.İngilizce,Almanca,Japonca,Çince...Her neyse Tuna üniversitenin badboyu...Hani şu bütün kızların düştüğü,hayran kaldığı çocuk.İşte Ebru o çocuğa hayrandı.

"Ee ne var bunda?"

"Ya anla işte Tuna'ya bir adım daha yaklaştım."

"Yalnız Tuna'ya yaklaşmak için Soner'i kullanmış oluyorsun farkında mısın?"

"Soner umrumda bile değil,önemli olan Tuna."

"Çok yanlış yola doğru saatte 200 km hızla gidiyorsun.Yavaşla!"

"Hayata karşı bu kadar iyimser olma Azra,hayatın sana ne getirdiğini ikimizde biliyoruz.Sende olan şu umut bir gün başına dert açacak haberin olsun!"

"Dum spiro spero...(Nefes aldığım sürece umudumu yitirmeyeceğim)!"

"Sen iflah olmaz bir aptalsın,kapatıyorum iyi geceler!"

"İyi geceler!"

Size anlatmadığım şeyler de var tabi.Hem size anlatmadığım hem de kendimle bile konuşamadığım bir konu...

Çınar...Benim en naif,en zarif sevgilim.Eğer yaşasaydı 5.yılımız olacaktı,ama o 2 sene önce burdan,bu dünyadan ayrılmak istedi.Ve gitti.Beraber dünyayı dolaşacaktık.En çok Portekiz'e gitmek istiyordu.Evet bu dünyayı dolaşma hayali benim değil Çınar'ındı.Sürekli hayal kurardı.Hayal onu ayakta tutardı.Cascais sahillerinde beraber yürüyecektik,el ele tutuşup...Ama o gitmeyi tercih etti.Buraları,beni bırakıp gitmeyi tercih etti.

Hani olur ya gözlerin doludur ama ağlamamaya çalışırsın.Derin bir nefes alayım derken bir damla düşüverir yanağından...O bir damla bin damlayı getirir.Şuan bu haldeyim.Gerçi şuan değil ben 2 yıldır sürekli böyleyim.Düşüncelerimden sıyrılıp hızla ayağa kalktım.Etrafı toplayıp odama çıktım ve herhangi bir defter açıp yazmaya başladım.

Bugün onun gidişinin 758.günü...Onsuz 758 gün geçmiş...

Hayat ne kadar hızlı akıyor öyle değil mi?Daha dün gibiydi onun varlığı,daha dün gibiydi onun gidişi...

1 ay sonra mezun oluyorum .Biletim hazır,mezuniyetin olduğu günün gecesinde ben İngiltere'ye uçuyorum.

Onsuz yapabilecek miyim?Gezebilecek miyim doyasıya?Bilmiyorum.

Ama bir şeyi biliyorum...Ben artık mutlu olmak istiyorum.Hayatımı doyasıya yaşamak,kahkaha atmak istediğim kadar yemek yemek istiyorum.Artık gözyaşlarım üzüntüden değil de mutluluktan aksın istiyorum.

Evet,o gitti.O beni burda bırakıp gitmeyi tercih etti.Ama onun hayalini daha doğrusu benimle kurduğu hayalleri yaşatmak istiyorum.

İstanbul...

Hiç iyi anılarım olmadı bu şehirde.Bu lanet şehir eski Azra'yı aldı benden.Burası benden Çınar'ı aldı,mutluluğumu aldı.Burdan gidince bir daha buraya döner miyim?Zannetmiyorum.

Ve artık ben mutlu olmak istiyorum...

Yazarın diğer paylaşımları;
Yazarın başka paylaşımı bulunmamakta!
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Ne olduğunda içinde kıpırtı oluyor?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.