Sana rastlamama kaç kitap kaldı acaba?
Kaç şarkı?
Kaç adım?
Kaç mevsim?
Kaç insan?
Sana rastlamama kaç kitap kaldı acaba?
Belki de kitaplar anlatamadığı için seni hâlâ bulamıyorum.
Seni, ne bir hikâye,
Ne bir cümle,
Ne de olağanüstü hayatlar anlatır.
Çünkü sen sâdece güneşimin batmayan, son damla ışığısın.
Bunca yıl sönmemiş sensiz umûdum.
Nisan değilse Mayıs,
Perşembe değilse Pazar,
Aylar ayları, günler günleri, saatler dakikaları kovalıyordu sana kavuşayım diye.
Ve bu ömrüm sana gelmek için son nefeslerini harcar,
Sensiz geçen zamanlarım yok olsun diye.
Bugünlerini unutamayanlar,
Yarınlarına çiçek açamaz diyor kalbim.
Bugün bana çiçek açamayan kaderim!
Bana çiçek açsın diyorum.
Onu bulamadıkça arayamazsın dedi gönlüm.
Çünkü o zâten hep senin içindedir.
Bulanlar hep arayanlardı nedensizce,
Ya da bulamayıp şaşıranlardı bu iklimde.
Bir çay söyle,
Demi şiirinden,
Şekeri yüreğinden olsun.
En çok da o tatlı sohbetinden.
Yanı sıra da ben gibi hissettiren kalp atışından.
İnsan bir gözlerine dolanı,
Bir de yüreğine kör düğüm olanları anlatamaz.
Çünki ne gözler yalan söyler sevdâm,
Ne de kalbinde ki ritim.
Hepsini toplasan, bir sen etmezsin, iki çift sözüm için.
Sonsuzluk ebedî,
Gözlerine sürgünüm.
Ne oldu sevdâm!
Çöllerinden sürgünüm.