Bazen bir insan seni büyütmez sadece, seni büyütür…
Sana cesaret verir, ayakta durmayı öğretir, yıkıldığında yeniden doğrulmanın yolunu gösterir.
İşte ben tam da böyle büyüdüm Makbule abla… Senin kalbinin yanında.
Ben çocukken bile senin varlığınla büyüdüm. Korkularımın üzerine gitmem gerektiğini senden öğrendim. Biri kırdığında susmanın bazen en büyük güç olduğunu, kendi değerimi başkalarının onayında aramamam gerektiğini...
Ve en önemlisi: sevgiyi, yargılamadan da yaşatabileceğini.
Senin yanında yalan giremezdi cümlelere, yapmacıklık sığmazdı sohbete. Sen neysen oydu her şey. Gerçek, sade, ama içinde bir dağ gibi güven taşıyan… İnsan senin yanında içini çekip derin bir nefes alır gibi hissediyor. Güvende, huzurlu, tamamlanmış…
Ben senin bakışında çok şey gördüm abla.
Sustum, ama sen duydun.
Gülümsemeye çalıştım, ama sen ağladığımı anladın.
Kendimi anlatamadığım zamanlarda bile, sadece "ben buradayım" demen yetti.
Çünkü bazen birinin “orada olması” en büyük iyileştirici oluyor.
Sen benim için ne bir zorunluluk, ne de bir görevdin. Sen bir nasiptin.
Hayatın kalabalığında karşına çıkan nadir insanlardan biri…
Ne kan bağınla geldin, ne de mecburiyetle. Sen kalbinle geldin, sevginle kaldın.
Bu yüzden "abla" kelimesi seni anlatmakta yetersiz kalıyor.
Sen benim ikinci annem, dostum, sırdaşım ve yuvam oldun.
Seninle yürüdüğüm her yol, sensizliğe çıkmıyor.
Varlığın hâlâ büyütüyor beni, hâlâ toparlıyor kırıklarımı.
Senin kalbinin kıyısında bir çocuk gibi sığınıyorum hayata.
Ve biliyorum ki, o kalp olduğu sürece ben hiç yalnız kalmayacağım.
İyi ki o kalbin yanında büyüdüm abla...
İyi ki sen, bana “abla” demenin
çok daha ötesinde bir anlam oldun.