İnsan, bir kere yüreğini açtı mı,
Bir rüzgâr eser, önünde diz çöker dağlar.
Sevda gelir, habersiz bir misafir gibi,
Önce masum bir tebessüm,
Sonra zincir, sonra ağır bir zindan...
Bir kalbin kapısına kilit vurulur,
Anahtar da sevgilinin avuçlarında saklı.
Ne gitmeye kudretin kalır,
Ne kalmaya iznin olur.
Özgürlük, sadece bir hatıra gibi
Uzaklardan seslenir artık.
Sevda; bir yangın,
İnsanı hem ısıtır, hem de kül eder.
Bir kere dokundu mu damarlarına,
Hükmü onundur, sen sadece mahpus.
Adın değişir:
“Seven” değil, “Esir” olursun.
Ve anlarsın ki,
Sevmek bir felakettir bazen.
Kendi gönlünle kazdığın kuyuda,
Kendi sesinle yankılanan esirlik...
Yine de vazgeçemezsin,
Çünkü her esaretin adı aşk değildir,
Ama her aşk, biraz esarettir.