Bir insanı sevmek... Ne olursa olsun varlığını sevmek diyordu. Fiziksel özelliklerini falan değil de kalbini, o an oluşunu sevmek diyordu. Mühim olan buymuş kanaatince. Yokluğuna ne diyorsun peki? Bir şekilde yaşam ismini koyuyorsun, fakat yaşamış da olmuyorsun. Bu aralar sevenlerim artmış, çok duyuyorum sevgi sözcüklerini. Ama çok güvenmiyorum artık bu sözlere. Çünkü yokken inandığım sevginin ölümü ile var olanın ölümü arasında ilki daha zordu. Sevgi inanmak gibi aslında. Çünkü inanmak doğrudur, inanılan vardır. Sevgisine inandığın insan seni gerçekten seviyordur. Bunun şüphesi dahi saçma ve yersizdir. Ama emin olduğum bir şey var ki varlığından şüphe ettiği insanı sevmemeli kişi. Çünkü şüphe gitgide artar sessizlikte, doğrudan koskoca bir delik oluşturur sevginin göğsüne. Sevgiye inanın, ama onu çok arzulamayın. Çünkü inan niyetine kanmak da vardır. Ama kalp kanmaz işte, o inanır ve inandığıyla kalır. Yalnız olmak geçici varlıklardan daha iyidir. Çünkü insan en çok mutlu olduğu yerinden vurulur. Bunu bazen bir silah, bazen de bir insan yapar. Sırf kendi mutluluğu için. Bu yüzden "Beni mahvettin." diyen kimseyi de kâle almam. Sırf kendilerini mutlu etmek için beni katlediyorlar. Sor bakalım artık elinde ne kaldı diye. Soramazsın, çünkü sana verecek cevabım da kalmadı diyordu notlarında. Öylece sevgiye inancını kaybetmişti işte. Olduğu kadar...