Kelimeler birbirinin haritası olmayı bırakmış.
Yollar hep karmakarışık.
Alıştık belki de.
Bu üçgenlerin kesişen noktalarında dönen ve duran varlıklar olmaya.
Aklımıza gelen keşke ruhumuza gelseydi.
Karmaşıklağa değil de buna alışsaydık belki bu üçgenin içinde olmayacaktık.
Sana sarılmak istediğimde kaçmasaydın,
Seni bir çiçek gibi koklamama izin verseydin,
Belki de..
Oysa sana, kalbim bu bedene atmaya alışık eğer onu sahiplemeye kalkarsan bir yetim gibi sana sığınıcaktır dediğimde bana kendine mahkum etmeseydin.
Belki de kendini kendi büyüten insan olucaktım.
Şimdi sakın dokunma.
Durduğu yer de durmaya alışsın.
Bırak.
Bedenimin kalbinide kendi kalbinede mahkum etme.
Şimdi sus.
Neden mi?
Çünkü; Susmak konuşmaktan daha davetkardır sen bana bir ömür yana yana susa.