Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Soğuk Havadan Aldım Dersimi - Sözümoki

Soğuk Havadan Aldım Dersimi


Bir anda bastıran kar, gözün alabildiğine doldurmuştu. Dün hava bulutlarla kaplanmış, ayaza çekmişti. Bugün düzlükleri ancak doldurabilmiş, diz mesafesine gelmişti. Yağdıkça karanlık geceyi beyaza büründüren kar yerini sabah donduran, düşündüren, sevindiren veya kahreden bir sessizliğe bırakmıştı. Evlerin çatıları, ağaç dalları, neredeyse üzerlerindeki karı taşıyamayacak, sanki bir rüzgar esse, dayanamayıp yıkılacaklar gibi. Güneş ise kar bulutlarının arkasından ufakta olsa limon sarısına bürünmüş gibi saklanıyor.
Eyüp dayı,dam altına indi. Hayvanlarına önceden hazırladığı yemlerini verdi. Çeyrek asırlık eşeğini semerledi. Daha sonra, su kıyısında olan görkemli evini temizledi. Kurdun sevdiği hava aklına geldi, çünkü “Kurt, dumanlı havayı severdi!” Boş bırakmamak gerekirdi. Yoksa peşinden gelebilirlerdi. Boş bıraksam, bu kış kıyamette peşim sıra seğirtirler, şehre kadar arkamdan gelirler. Çocuklara da söylerim: Biz, şehir yoluna düşmeden, onları bırakmasınlar.
Yola çıkmak için vaktin çokça erken olduğunu düşündü. Gözüne sarı öküzün boynuzlarındaki yular ipi takıldı ve o ipleri gevşetti.
–Her işi ustasına bırakmazsan, böyle olur! dedi. Gerçi insan kendi işini kendisi de görmeliydi. Ancak her işe kendim koşsam çocuklar neyi, nasıl öğreneceklerdi?
Yapması gerek işi planladıktan sonra yukarıya seslendi:
– Esma! Yağdanlığı getiriver.
– Yağdanlığı bulamıyorum, baba, nede biliyor musun?
– Elinin köründe! Anana .
Eyüp Dayı, daha konuşacaktı ama yolculuk öncesinde evde bir tatsızlık olsun istemedi. Sarı öküzün hoşuna gittiğini bildiği için sırtını boynunu sıvazladı. Eyüp Dayı’nın eli boynuzlara yaklaştıkça, öküz huysuzlanıyor, başını kaçırıyordu. Bu sırada burun delikleri de büyüyor nefesi hızlı hızlı dışarı veriyordu.
Esma elindeki yağdanlıkla geldi. Karanlıkta çok net görememişti babasını gözlerini ovuşturarak buldu ve yağdanlığı babasına verdi. Sarı öküzün yularından tutup başını kendine doğru çekti. Eyüp dayı açık yaralarını bir güzelce yağlayıp yularını söküp aldı. Boşa çıkan iple ön ayaklarından birini bağlayıp kazığın yerini değiştirdi. İşi bitince abdestliğe çıkan Eyüp dayının ardından Esma ibriği bulup babasının ellerine su döktü. Ayazın etkisinden dökülen su hemen buharlaşıyor doğruda havaya doğru yükseliyordu.
Gıcırdama sesiyle açılan mutfak kapısının peşi sıra kahvaltı kokusunun tatlılığı tüm evi sardı. Ayşe ana ocakta yağını eritmekle uğraşırken bir de dışarıdakileri çağırdı.
–Esma! Kız, adı batasıca! Sabah sabah nerelere kayboldun? Baban, ne cehenneme gitti? Haydi, çabuk olun! Çorba soğuyor.
İlk cevabı oğlu Yusuf verdi:
– Geliyorum, ana! Bu sabah ne çorbası yaptın?
– Bak hele, daha konuşuyorlar. Ne çorbası olacakmış? Zıkkım çorbası, zıkkım!
Esma ile babası, ahşap, karanlık ve dökülen merdivenden gacır gucur sesleriyle birlikte yukarı çıktılar. Hep beraber yer sofrasına oturup hazır çorbayı büyük bir iştahla yemeğe başladılar.

Diğer hikayeler;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Aynı anda hem övgü hem de yergi içeren bir cümle kur?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.