Sonbaharın bu kadar hızlı geçmesinin sebebi,ağaçlardaki yaprakların bir an önce dökülme isteği mi ?
Yoksa ağaçların yemyeşil yapraklarına tekrar kavuşma arzusu mu?
Yoksa ağaçlar,
Yaprakları sarardı diye bir an önce onlardan kurtulmak mı istiyordu?
Bunu asla bilemeyeceğiz. Hep doğa diyeceğiz. Doğanın kanunu bu diyeceğiz.
İlla birşeyler bulacağız öyle değil mi?
Artık kışta geldi. Soğuklar içimize kadar işliyor. Ağaçlar ise yapraklarını tamamen dökmüş,hepsi kuru birer dal parçası olmuştu. Hiç hoş görünmüyorlar öyle değil mi? Oysa yemyeşil yaprakları,rengarenk çiçekleridir onları güzel yapan. Şimdi soğuklarda bastırdı. Odamın pencersine bakan sokak lambasından görebildiğim tek şey soğuk bir hava ve kurumuş birer dal parçasına dönmüş ağaçlar. Dışarıda üşüyen insanlar,kendine sıcak yer bulmaya çalışan hayvanlar var. İnsanlar ve hayvanlar ısınacak bir yer bulabilirler belki.
Ama yapraklarını döken ağaçlar?
Ya ağacı ısıtan yapraklarıysa ?
Ve yaprakları olmadan çok üşüyorsa ? Bunu da kimse bilmeyecek. Gördüğümüz tek şey yapraklarını dökmüş bir ağaç işte. Onları yemyeşil yapraklarıyla,rengarenk çiçekleriyle seviyoruz. Onlar olmayınca bakmıyoruz bile.
Bazen kendimi ağaçlar gibi hissediyorum.
Yemyeşil yapraklarım olduğunda ,rengarenk çiçekler açtığımda yanımda oluyorlardı, seviyorlardı beni. Ama yapraklarımı döktüğümde,çiçeklerim solduğunda kimse yüzüme bile bakmıyor. Kimse sormuyor nerde yemyeşil yaprakların. Nerde o mis kokan rengarenk çiçeklerin diye. İşte bu yüzden kışımda yanımda olmayanları, yazımda asla barındırmamayı öğrendim. Hayat tecrübelerle dolu bir sınav. Ve o sınavda kazandıklarımız. Yapraklarımızı döktüğümüzde yanımızda olanlardır..