Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
#AğustosBöcekleriKızım Eylüle - Sözümoki
28 Temmuz 2023, Cuma 22:01 · 174 Okunma

#AğustosBöcekleri;Kızım Eylül'e

"Oysa karanlık sandığım dünyası,kimsenin hayal edemeyeceği kadar renkliydi."

Şehre yılın ilk karları düşmeye başlamıştı.Kış,beyaz örtüsünü yavaş yavaş sarıyordu yeryüzüne.Camın önünde damla damla akan gözyaşları ile yılın ilk karlarını izliyordu,bir kadın.Yüzünde acının tebessümü,belli ki yarım kalmış bir hikayesi vardı.Gözleri bir şeyi ya da birini bekler gibi özlemle bakıyordu.Derin derin nefes alıp verdi sanki içi tükenmişti.Az sonra arkasını döndü, üstünde bir defter ve kalem olan masaya geçip oturdu.Gözlerini camdan alıp masada duran çerçeveye yöneldi, küçük güzeller güzeli bir kız vardı,hemen yanında başka bir çerçeveye takıldı gözü az sonra.Burada ki kız hemen hemen on yedi yaşlarında vardı, hüzünlü hüzünlü baktı fotoğraflara.Sonra kalemi aldı eline ve şunları yazdı önünde açık duran deftere.Sanki çok uzun süredir bunu bekliyordu, yüreği artık kaldıramıyordu bu acıyı.
Eylül'ü ilk kucağıma aldığımda tarifsiz bir mutluluk vardı içimde, hüzünle karışık.Böyle tatlı tatlı gülümsemesi,aylarca dünyaya gelmek için sabırsızlanmış gibi heyecanlıydı sanki.Elleri kolları hiç durmaksızın hareket halindeydi.Daha o zamanlar anlamıştım kıpır kıpır neşe dolu bir kız olacağını.Çünkü benim Eylül'üm kendi dünyasında yaşıyordu,aylarca gelmek için sabırsızlandığı dünyayı bir kez olsun bile görememişti.Evet Eylül'üm doğuştan göremiyordu.Bu tanı ilk konulduğunda sanki yüreğime bir hançer yarası hissettim.Bağırmak,çağırmak,isyan etmek istedim.Ama yapamadım Eylül'e her baktığımda gülüşüne dalıp gidiyordum.Öylr masum öyle içten gülüyordu,kim bilir kendi dünyasında neler vardı.Bazen yanıma uzatıp öylece izliyordum onu,kendime engel olamayarak elimi gözlerinin önünde getirip götürüyordum sanki bir umut gözleri elimi takip edecekmiş gibi ama her seferinde hayal kırıklığı yaşıyordum.Darma dağınık olmuştum yemek yiyemiyordum.Sadece Eylül'ü izliyordum.Acıktığında ağlayışını,gelen seslere sanki görmek ister gibi bakmaya çalışmasını ama ikimizde biliyorduk Eylül'üm bunu asla yapamayacaktı.Artık kendimi kaybetme noktasına gelmişken doktorların ve eşimin desteği ile durdum ayakta.Her tedavi sürecinde bir hayal kırıklığı yaşıyordum ama yılmadım hep devam ettim.Eylül'üm büyüyüp beş yaşına ilk bastığında artık her şeye alıştık dediğimde bu sefer bir hastalık sardı Eylül'ümün küçücük bedenini.Sıfırdan başladık tedavilere bu sefer kanser denen illet için.Ne suçu vardı ki Eylül'ümün küçücük yavrumun.Yine pes etmek yok dedik gelen her şey Allahtan'dır dedim.Altı ay kadar hastanede kaldık bu süreçte eşim bizden uzaklaştı biraz zaman sonra artık yapamadığını bunu başaramayacağını söyledi ve Eylül'üm ile beni hastanede bırakıp gitti.Kızımın odasının önünde kalakalmıştım öylece, ağlaya ağlaya sabahı ettim.Sabah dört beş suları gibi girdim kızımın odasına.Masum,tertemiz günahsız yavrum uyuyordu öylece,bedeni çok yorgun ama benim güçlü olmam lazımdı kızım için Eylül'üm için.O sabah karar verdim ben kızımın gözleri olacaktım artık.Ben görmesini sağlayacaktım.Böylece başladı bizim sürecimiz ben anlattım Eylül'üm dinledi kendi hayalinde kurdu güzel dünyasını.Dünyayı anlattım ona,mevsimleri, ağaçları, çiçekleri.En çokta kışı sevdi Eylül'üm. 'Anne ben karı görmeyi çok istiyorum.' Demeye başladı her anlattığımda.Bende bunun hayalini kurmaya başlamıştım artık.Kızım iyileşecek hatta belki görecek ve biz kar da oynayacağız kızımla danslar edeceğiz.Günler haftalar böyle tedavi süreci ile geçerken artık Eylül'ün canı sıkılmaya başlamıştı.Ne yapacağımı düşünürken bir sabah doktoru ona bir hikâye kitabı hediye etti.O kadar çok mutlu olmuştu ki heyecanla okumamı bekliyordu.Bu hikâye Ağustos böceği ile karınca hikayesiydi.Eylül artık her gece uyumadan önce bu hikayeyi dinlemek istiyordu içinde kış mevsimi geçtiği için midir bilmem hiç sıkılmazdı,sanki ilk defa duymuş gibi dinlerdi her gece.Tedavimiz artık evde devam edecekti.Kızımı da alıp eve geçtim.Hastanedeyken Eylül iki kez babasını sormuştu ama dilim varmamıştı bizi bırakıp gitti demeye ara ara çok sıkıştığımda arardım gelir biraz Eylül ile vakit geçirir giderdi.Şimdi eve gelmiştik ve ben ne söyleyeceğimi bilmiyordum.Zamanımıj çoğu yatakta geçiyordu geriye kalan süreçte tedavi ilaçlar hikaye ya da camın önünde beraber oturup sohbet ederdik.Ben ona dışarıda neler gördüğümü anlatırdım.Eylül en çokta kış mevsiminin gelmesini beklerdi heyecanla durmadan ayları sorar ve hangi günde olduğumuzu sayardı.Her zaman 'bir gün seninle karda oyunlar oynayacağız anne' derdi.Bunun ne kadar zor olacağını bilsem de bende hayal edemeden yapamıyordum.Eylül bir gün yine babasını sorduğunda iş için yurt dışına gitmek zorunda kaldığını söyledim mecburdum ,çünkü onu daha fazla üzemezdim.Çok fazla üzülmemesi adına da ara ara telefon ile konuşmalarını sağlıyordum babasına kendisini görmeden neden yurt dışında gittiğini ve geldiğin de karda hep birlikte oyunlar oynayacağımızdan bahsediyordu.Onu dinlerken hayallere dalıp gidiyordum bende.Yüreğimde umut kırıntısı ile.Eylül büyüdükçe korkum artıyordu ya bir gün bana bir şey olursa ona kim bakardı kim sahip çıkardı ama sonra hemen atardım bu düşünceyi kafamdan Allah büyüktür elbet bir şekilde yoluna girecek her şey.Zaman hızlı geçmişti biz durmadan Eylül'üm ile vakit geçirir olmuştuk okula gitmesi gerekiyordu ama gidemeyeceğini bildiğimden öğretmen de oluvermiştim ona.Aslında görme engelliler için özel ders alması gerekiyordu ama bağışıklığı bunun için çok zayıftı ne kadar uzun zaman geçmiş olursa olsun kanserin etkileri hala Eylül'ümün bedenindeydi.Hele bir iyileşsin her şeyi yapacaktık onunla korkmadan çıkacaktık dışarıya göremese bile karı hissedecekti bende ona rengini anlatacktık sonra okumayı öğrenirdi,öğretmeni olurdu kendi hayatını kurardı.Oradan buradan duyduğum ve kendi araştırmalarımla edindiğim bilgiler göre görme engelliler birçok şeyi başarmıştı,biride Eylül'üm olurdu belki.Kızık kaç yaşına gelirse gelsin hep Ağustos böceği ve karınca hikayesini dinledi hiç sıkılmadı.Durmadan hayaller kurdu,kışı görecek ve Ağustos böceklerine anlatacaktı kendi hikayesini o anlattıkça ağlamaklı dinlerdim onu gerçeği hiçbir zaman söyleyemedim ona.Eylül'üm artık kocaman kız olmuştu iki gün sonra doğum günüydü 17'sine girecek.Artım onunla yaptığımız sohbetlerin konusu değişmişti büyüdükçe içinde ki görme istediği daha da artıyordu ve çok güzel hayaller kuruyordu.Eskisi kadar babasını da sormuyordu artık belki de kendice kafasında sebeplerini düşünmüştü hayatımızda değişmeyen tek şey hikayeydi o hikâyeyi her gece okumaya devam ediyordum Bir yandan da artık Eylül'ün de okumayı öğrenmesini istiyordum ama ne kadar zaman geçerse geçsin doktorlar hala bunun onun için tehlikeli olabileceğini söylüyordu.Dışarıya bile kolay kolay cikamiyorduk ama olsun umudumu hiç kaybetmedim.Eylül'ün doğum günü için pasta yapmaya karar verdim doktoru ile de konuştuktan sonra gönül rahatlığıyla izin alıp o gün bütün gün pasta ile uğraştım en ufak kusuru olmasın diye her detayını ayrı ayrı düzelttim sanki Eylül'üm görecek gibi görecek olursa pastası kusursuz olsun diye uğraştım,biliyorum kendi içimde umudumu taşıyordum işte.Akşam yemeğinden sonra pastasını kestik.Ona pastasını anlattım nasıl olduğunu pastayı nasıl yaptığımı bütün gece konuşup hayal kurduk.Eylül'ümün bir sonraki doğum günü kalabalık olacaktı onunda arkadaşları olacaktı ve hep beraber kutlayacaktık.Bu hayaller için uyumadan önce hep dua ederdim.Aradan bir hafta geçmemişti ki Eylül'ün yine halsizlikleri başlamıştı yine aynı hastalığın belirtileriydi bunlar, içten içe korkmaya başlamıştım ama bu korkumu asla ona yansıtmadım.İlk belirtisinde hemen doktorunu aradım,hiç bekletmeden hastaneye gelmemiz gerektiğini söyledi.Alalacele gittik hastaneye, Eylül sanki günlerdir uyumamış gibi yorgundu hemen yatırdılar tedavisi hızlı bir şekilde tekrar başlatıldı yüreğim hop hop ediyordu.Durmadan dualar ettim korku tüm bedenimi sarmıştı.Eylül'üm yorgundu hem de çok yorgun.İki.hafta geçmişti aradan biz hala hastanedeydik Eylül günden güne eriyordu, gözümün önünde.Onu öyle gördükçe ömrüm kısalıyordu sanki benimde.Bir gün doktor artık her şeye hazırlıklı olmam gerektiğini söyledi oysa bizim daha çok hayallerimiz vardı.Eylül'üm böyle her şeyin başında nereye giderdi bensiz.Doktor elinden gelen her şeyi yaptıklarını ama bundan sonra ki süreci bekleyerek göreceğimizi söyledi yani bizi neyin beklediğini kimse bilmiyordu.Durmadan ağlıyordum Eylül yarı baygın halde benimle konuşuyordu yine ona hikayeyi okumamı istiyordu.Ben her gece sıkılmadan okudum ona Ağustos Böceği ile Karıncanın hikayesini o da her gece hayallerini kurmaya devam etti kişi görecek kar oynayacaktık beraber dans edecektik.Ama olmadı bir sabah gitti Eylül'üm öylece bırakıp gitti beni.Elimde hikâye kitabı uyuya kalmışım başında,eli elimde yüzünde huzurlu bir gülümseme derin bir uykuya dalmış Eylül'üm.Nasıl oldu ne oldu hiç hatırlamıyorum Eylül'ümün bembeyaz olmuş bedenini aldılar yanımda götürdüler sonra toprağa verdiler onu.Durmadan ağladım mezarının başında.Keşke gerçekleri olduğu gibi söyleseydim ona.Ağustos böceği gibi kışı görmeyi heyecanla beklerdi Eylül'üm oysa Ağustos böcekleri kış'ı hiç bir zaman göremezlerdi.17 yıl boyunca uğruna toprak altında yanıp tutuştuğu kişi hiç bir zaman göremezdi Ağustos böcekleri,Eylül'üm de göremedi ,bizim hayallerimiz kışın beyaz örtününün altında kaldı.Kalemden kağıda, gözden gözyaşına damla damla, satır satır akıp gitti.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İspanya hakkında ne düşünüyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.