Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Trabzon Beyefendisi VII Hayat Bir Zar Atmıştı - Sözümoki
12 Mart 2024, Salı 09:27 · 31 Okunma

Trabzon Beyefendisi VII- "Hayat Bir Zar Atmıştı"

Pusat kısa bir zaman da kendini toparlayıp, kapıdan içeriye girdi. "Sedye!" diye bağırarak sekreter masasının önün de durdu.

Doktor yanına gelerek "Ne oldu?" diye sordu. Pusat nefes nefese "Düştü ve yuvarlandı galiba sağ kalçası çıktı" diye açıklama yapmıştı.

Sevda ise şaşkın bir şekil de Pusat'ı izliyordu. Kendisine aşık olan adam şimdi başka birisi için endişeleniyordu.

"Hamile mi?" diye soran doktor ile Pusat şaşırmıştı. Ağzından istemsizce "Ne?" sözcüğü dökülmüştü.

"Beyfendi eşiniz hamile mi?" diye soran doktora baktı Pusat. Karı-koca zannetmişti onları. "Hayır" diyerek sedyeye bıraktı Asiye'yi.

Sevda'nın gözü Pusat'ın sedyede olan elindeydi. Yatan kızın elini tutuyordu.

Doktor ve hemşireler Asiye'yi MR odasına alırken, bir erkek hemşire Pusat'a dönerek, "Beyefendi siz burada bekleyin" dedi.

Pusat hiç tereddüt etmeden, "Tek başına korkar! Bende gireceğim" demişti sesini yükselterek.

"Beyefendi içerde yüksek derece de radyasyon var sizi içeriye alamayız" diyen doktora Pusat, sinirle tek eli ile hemşirenin yakasını tuttu.

"İçeriye. Gireceğim. Dedim." dedi tane tane. Asiye, Pusat'ın kendi elini tutan elini sıkarak, "İyiyim lütfen burada bekle. Seni de tehlikeye atamam" deyince, Pusat sedyenin yanına çöktü.

"Özür dilerim" diyerek Asiye'nin saçlarını geriye itti. Pusat ayağa kalkarken, hemşireler Asiye'yi içeriye sokmuştu.

Sevda ise şaşkınca karşısında ki adama bakıyordu. Pusat Gürmanoğlu çaresizce özür dilemişti.

Pusat hastane de beklemeyi hiç bir zaman sevmezdi. En son bu koridorlar da beklerken dedesinin ölüm haberi gelmişti.

Pusat, başını ellerinin arasına alırken sağa sola gidiyordu. "Allah'ım lütfen bir şey olmasın" derken arkasından gelen ses ile o tarafa döndü.

Sevda, "Pusat" demişti. Pusat Sevda'ya bakarken, "Buyur bacım" diye karşılık verdi. Sesin de hiç bir duygu barındırmıyordu.

Sevda emin olmuştu. Pusat onu tamamen unutmuştu. Peki Sevda savaşmayacak mıydı?

"Hayırdır ne oldu?" diye sordu Sevda. O kızın kim olduğunu öğrenmek zorundaydı. Pusat, Asiye'nin kapısına doğru yürürken, "Bir şey yok düştü" dedi.

"Istersen Buse'yi çağırabilirim" diyen Sevda'ya Pusat'ın sözü kısa ve netti. "Hayır"

Buse, Sevda'nın hemşire kardeşiydi ve Pusat'ın aklından geçen ise, 'Onlardan gelecek hayır Allah'tan gelsin' diye düşünüyordu.

"Karın herhalde?" diye sordu Sevda bu sorunun cevabından korkuyordu. Pusat ise ne cevap vereceğini bilmiyordu. Tam da o an içerden Asiye'nin acı haykırışı dışarıya gelmişti.

"Asiye" diye bağırarak kapının kolunu zorladı Pusat. Açılmıyordu. "Açsanıza lan!" diye bağırarak kapıya vurdu.

Sevda, Pusat'a yaklaşarak kolunu tutacakken, Pusat ona da bağırmıştı. "Dokunma!"

En son o kolunun üstüne Asiye yatmıştı.

"Sakin ol diyecektim" dedi Sevda. Karşısın da bırakıp gittiği Pusat yoktu. "Senin bana hiç bir şey demeye hakkın yok!" diyen Pusat parmağını da Sevda'ya sallıyordu.

MR odasının kapısı açılınca Pusat hemen kapının önüne gitti. Asiye hafif topallayarak dışarıya yürüdü.

Bir Sevda'ya bir Pusat'a bakan Asiye, "Ne oluyor?" diye sormuştu.

Biliyordu işte 'Sevmek' başlı başına bir hataydı. Hele 2 gündür tanıdığı adama bu tarz duygular beslemesi ayrı bir hataydı. Belki de Pusat'ın başka bir sevdiği vardı. Bu düşünce bile kalbini sıkıştırmaya yetiyordu.

Pusat her zaman ki gibi hiç tereddüt etmeden, "Bir şey yok, iyi misin sen? Alayım mı kucağıma?" dedi.

Asiye gülerek, "Sen bana böyle davranacaksan, ben hep düşerim" deyince Pusat'da güldü bu sefer. "Bekle bekle, sen bir iyileş bunların hepsini burnundan getireceğim" dedi.

Asiye ve Pusat gülerken, hasetle bakan birisi daha vardı. Sevda.

Doktor Fatma babaannenin dediği gibi kalçasının çıktığını, Asiye'ye ağrı kesici serum takılacağını söyleyerek yeşil alana yollamıştı.

Asiye serumun bitmesini beklerken Pusat'ın telefonuna mesaj gelmişti, 'Abi ne yaptınız? Asiye abla iyi mi?'

Irmak atmıştı mesajı. Pusat bile fark etmişti, Irmak'da ki değişimi.

'Asiye iyi, nenemin de dediği gibi kalçası çıkmış. Ama bir sorun var' diyerek mesaj atmıştı Irmak'a.

Biliyordu Irmak'a ne derse onda kalacağını. Kısa bir süre sonra Irmak'tan cevap gelmişti. 'Ne oldu?'

'Sevda dönmüş, hastahanede karşılaştık' yazdı. Irmak evde bunu okuyunca sinir krizlerine girmişti.

Nehir, Irmak'ın odasına girerek, "Ne oluyor? Neden tepişiyorsun?" diye sordu.

Irmak telefonunun kenarı ile oynayarak, "Yok bir şey ya" diyerek arkasına döndü. Nehir kapıyı kapatmadan önce, "Bir daha yalan söylerken ellerine dikkat et, titriyorlar" demişti.

"FBI ajanı mübarek" diye arkasından söylenmişti Irmak.

Asiye'nin serumu biterken, Asiye çoktan uykuya dalmıştı. Hemşire kelebek sistemini çıkartınca Pusat, Asiye'yi sarsmadan kucağına aldı.

"İnsan az yemek yer" diye söylenerek çıkışa doğru giderken, "Pusat abi" diye seslenen kıza döndü.

"He Buse" demişti. Buse yanın da ablası Sevda'yı yanına çekerek, "Köye gidiyorsan biz de gelebilir miyiz? Malum bu saatte it kopuk çok fazla" demişti.

Ne kadar o kızı görmek istemese de Buse doğru diyordu. Bu saatte kız başına gidemezlerdi. "Hayde" diyerek arabaya doğru ilerledi.

Arabanın önüne gelince ayağını tekerleğe koyarak, Asiye'yi dizine yasladı. Kıpraşmaya başlayan Asiye'ye, "Dur da gızım" diyerek kapıları açtı.

Ön kapıyı açan Sevda'nın önüne geçen Pusat, "Teşekkürler" diyerek Asiye'yi sol tarafı üstüne yatırmıştı.

Kendi tarafına geçerken cebinden telefonu çıkartarak Irmak'a yazmıştı. 'Sevda ve Buse de bizle geliyor' diye. Kardeşini az tanıyorsa yapacak bir şeyi olduğunu biliyordu.

Yerine oturan Pusat, önce Asiye'nin kemerini takarak kendi kemerini de takmıştı.

"Hayırdır Pusat sen kemer takmazdın?" diyen Sevda'ya Pusat gözlerini kısarak baktı. ''Köyün virajından Asiye korkay" diyerek yola çıkmıştı.

Ellerini kendine çeken Asiye'yi gören Pusat, tek eliyle direksiyonu tutarak, diğer eli ile üst bagajdan ceketini alarak, Asiye'nin üstüne atmıştı.

Buse bile şaşırarak bakarken, Pusat yola devam ediyordu.

Irmak sağa sola yürürken, "Yok bu böyle olmayacak!" diyerek Pusat abisini aradı.

Pusat araba gösteresin de, aramayı görünce güldü. Biliyordu kardeşinin bir şeyler yapacağını.

Aramayı cevapladı, "Efendim iki gözümün çiçeği" demişti. Pusat kardeşlerine karşı hep böyleydi.

Nehir'e 'Iki gözümün nuru' derdi. İlk koruduğu kolladığı gözünden sakındığı meleğiydi Nehir. Yıllar sonra kendisinden 13 yaş küçük nazlı kardeşi Irmak doğmuştu. Irmak doğduğun da daha aklı başında ne yapması gerektiğini bilen birisiydi. Irmak daha nazlıydı. Iki gözünün çiçeğiydi.

"Heh abi ne yaptınız yengem nasıl?" diye sormuştu Irmak. Bu dediğiyle Pusat bile şaşırmıştı. En azından bunu beklemiyordu.

"Iyi bir şeyi yok" demişti. Irmak 'Madem battık tam batalım' düşüncesi ile, "Bebişte mi yok?" demişti.

Pusat'ın bile şaşkınlıktan gözleri yerinden çıkmak üzereyken, Sevda sinirle ellerini sıkıyordu.

"Irmak saçmalama istersen" demişti. "Ama abi doğanın kanunu bu. Neyse siz önce evlendiğinizi köye duyurun bir düğün yapalım, horon tepelim ondan sonra çocuk olur" demişti.

Pusat cevap vermeden telefonu yüzünü kapattı. Irmak gülerek odasından dışarıya çıktı.

"Neneeeeee" diye bağırarak Fatma babaannenin odasına girdi. "Tövbe sesin kisilsin İrmak" demişti korku ile.

Irmak aklında ki planı devreye sokmak için babaannesinin ayaklarının dibine oturdu. "Nene?" dedi heycanla.

"Söyle nenesi gurban" diyerek saçlarını okşadı Fatma babaanne. "Abimi arasana Asiye ablayı sor?" dedi Irmak gülerek.

"De bakayım sen ne munzurluk çevirisin" demişti Fatma hanım. Irmak gülerek, "Kimin torunuyum Fatma Sultan" diyerek yanaklarını öptü.

"Abimin arabasın da birileri var ama kim olduğunu sorma demem" diyerek, babaannesinin telefonundan abisini aradı.

Pusat çalan telefonu ile babaannesinin aradığını gördü. Kesin kardeşinin işiydi.

"Efendim nene?" demişti. Fatma hanım, Irmak'a gülerek, "La uşak, gelunum nerde iyi midur?" diye sormuştu.

Pusat nefesini verdi. Sırf Sevda onu unuttuğunu zannetsin diye Asiye'yi kullanıyordu. Biliyordu ki yarın bütün köy duyacaktı. Vicdanı şimdiden sıkışmaya başlamıştı.

"İyi nene Allah'a şükür. Irmak demedi mi? Az önce konuştuk" deyince, nenesi "İrmak burda değil yukari çikmiş, yatağunizi açay" demişti.

"Tamam nene geliyoruz" deyince, Fatma hanım "Allah'a ismarladuk" diyerek telefonu kapatmıştı.

"Bu iş bu gadar İrmak" dedi gülerek. Irmak ayağa kalkarak, "Gidip yatağı açayım ben" diyerek, evde ki yedek anahtarı alarak yukarıya çıktı.

Yatağı açtıktan sonra oturma odasına dönen Irmak, oturarak beklemeye başladı.

Pusat köye girdikten sonra ilk kızları bırakmak için sağa saptı, kızların evinin önün de durunca Buse, "Pusat abi eve gelsene çay içeriz" demişti.

Aslın da bütün yol boyunca uyanık olan ve her şeyi duyan Asiye artık müdahale etmesini anlayarak doğrulmaya çalıştı. Sesini uykulu çıkarmaya çalışarak, "Pusat geldik mi?" diye sordu.

"Yok daha gelmedik" dedi Pusat, Buse'yi cevaplamadan.

Buse elini öne uzatarak "Biz tanışmadık senle ben Buse Demir" demişti. Buse'nin maksadı Asiye'nin soy adını öğrenmekti lakin Asiye sadece elini sıkarak, "Asiye" demişti.

Buse elini çekince Sevda'da elini uzattı, "Ben de Sevda Buse'nin ablası, belki haberin de vardır Pusat'ın nişanlısı" demişti.

Asiye'nin içinde ki bu korku neydi? Peki gözlerinin dolması? Şuan ağlayamazdı kendini bu kız önün de ezdiremezdi. Gülerek Sevda'nın elini tuttu.

Gülerek Pusat'a baktıktan sonra, Sevda'ya cevap verdi. "Kim olduğun beni ilgilendirmez aynı benim kim olduğum seni ilgilendirmediği gibi. Çaya falan da gelemeyiz. Sabah erken kalkacağız, Pusat fındıklığa gidecek iyi akşamlar" diyerek önüne döndü.

Sevda ve Buse indikten sonra Pusat, Asiye'ye dönerek, "Asiye..." demişti ki Asiye sözünü keserek, "Yorgunum eve gidelim" demişti.

Trabzon da tam bir şeyler yoluna girdi derken Asiye ve Pusat çıkan engebeli yolu anlaşıp beraber mi geçeceklerdi yoksa herkes kendi yoluna mı gidecekti?

İzmir'de de durum pek farklı değildi. Aleyna'nın aklına hep Toprak'ın söyledikleri geliyordu.

'Ara! Ara Aleyna ne diyeceksin? Kocam beni eve kapattı mı?'

Aleyna sağ şerite geçince, "Ne kocası be ne kocası? Bir kere senin adamlığın kardan, sen kocalığı nerden yapacaksın! Hey yavrum hey eş olmak o kadar kolay olsaydı aşk olur muydu?" diye söyleniyordu Toprak'a. Toprak mevzusu yıllar önce kapanmıştı değil mi?

Aleyna çalan telefonu ile, Ayfer'in aradığını gördü. Aramayı cevaplayarak, "Söyle güllü lokumum" demişti.

Ayfer söze girerek, "Güllü lokumun muyum gerçekten?" demişti gülerek. Arkadan Şeyma'nın sesi duyuldu, "Aşkınızı sonra yaşayın" dedi.

Ayfer ve Aleyna aynı anda "Kıskanma" diyince herkes gülmüştü. Aleyna keşke Asiye'de olsaydı diye geçirdi içinden. Asiye olmadan eksikti o.

"Hadi bize gel. Işimiz var. Eymen de burada Emrah aldı" diyen Ayfer'e Aleyna, "Bir plan vardı da ben mi unuttum?" diye sormuştu.

"Yavrum ne planı Şeyma geldi seni de çağırıyorum Emrah'ta sizin oralardaydı aldı Eymen'i. Hadi çabuk ama dikkatli gel" diyen Ayfer telefonu kapatmıştı.

Aleyna kavşaktan dönerek Ayfer'in evine yol aldı.

Kısa bir sürede gelip arabayı park eden Aleyna kapının önüne giderek zile bastı.

Bir kapıyı açmak için fazla zaman geçmişti. Tam tekrar basacakken kapıyı Emrah açmıştı. Ayfer elinde ki pasta ile kapıya gelmişti. Herkesin ağzından aynı şey döküldü. "İyi ki doğdun Aley"

Aleyna şaşkınlık ile içeriye girdi. Aile olmak böyle bir şeydi işte. Ayfer'e sarıldıktan sonra, Alina'nın önüne gitti.

"Teşekkür ederim ama doğun günün bugün değil ki" demişti. Şeyma, Aleyna'ya sarılırken "Merak etme yarın da kutlayacağız" demişti.

Aleyna oğlu Eymen ile pasta kestikten sonra mutfak masasın da huzurlu bir atmosfer vardı. Şeyma ayağa kalkarak kenardan, "Bir dakika konuşma yapacağım" diyerek nerden geldiği belli olmayan, şampanya şişesini eline almıştı.

"Onu benim evime nasıl soktun?" diye sormuştu Emrah, Ayfer Şeyma'ya kaş göz yaparken Şeyma, "Alkolsüz bu enişte, Allah yolundayız biz" demesi ile herkes gülmüştü.

"E hadi konuya gir işimiz var" diyen Yankı'ya herkes göz devirirken, Alina "Sen istiyor tokat" demişti.

"Bana odaklanın!" diye bağıran Şeyma ile ona dönmüşlerdi. Şeyma gülerek, "Ay hepiniz de beni dinliyorsunuz maşAllah. Neyse konuya girelim bugün Aleyna'nın 28.yaş gününü kutladık. Hepiniz gibi o da yaşlanıyor tabi" diyince Aleyna, "28 değil ya 27 hem ben yaşlı mıyım?" diye sormuştu.

Yankı, abi edası ile Aleyna'yı kolunun altına alarak, "Sen yaşlı değilsin güzelim. Orta yaşlısın" demesiyle küçük Duru bile gülmüştü.

"Neyse konumuza dönelim. Malum bur kişi eksiğiz içimiz buruk o yüzden. Bu gece Trabzon'a gidiyoruz. Yarın asıl doğum gününü Asiş ile kutlayacağız" diyen Şeyma şampanyayı patlamıştı.

Aleyna şaşkınlık ile, "Nasıl yani hepimiz Trabzon'a mı gideceğiz?" demişti.

"Hayır aşkım hepimiz değil..." diyen Ayfer, Emrah ve Yankı'yı gösterek, "... onları getirmiyoruz" demişti.

Alina, "Onlar duruyor evde biz gidiyor kiz kiza" diyerek elini havaya kaldırmıştı. Şeyma anın verdiği tepki ile "Huhuuu" diye bağırarak şampanya şişesini ayağa kaldırdı.

"Bunun alkolsüz olduğuna emin misiniz? Şeyma'da tam tersi etki yaptı" diyen Emrah'a Şeyma göz devirmişti.

Emrah, Ayfer'e dönerek "Hem biz niye gelmiyoruz" demişti. Ayfer elini eşinin çenesine koyarak, "Ama aşkım biz kız kıza gideceğiz hem sen biraz anneni ziyaret et. Yaza düğüne gelirsiniz" demişti.

Yankı, "Ayfer" demişti sinirli bir şekilde, o kardeşini almaya çalışırken bunlar evlilik diyordu. Ayfer gülerek Yankı'ya baktı. "Sen kayınço mu olacaksın? Sen 2 sene sonra dayı mı olacaksın?" demişti.

Yankı bir şey demeden masadan kalkarken, Emrah'da peşinden kalkarak, "Siz keyfinize bakın hanımlar" demişti.

Emrah'da gittikten sorna Alina, "Siz basiyor benim kocanin damarina" demişti.

"Boş verin ya bu erkek muhabbetini hadi dans edelim" diyen Şeyma, "Al artık beni koynuna karam" diyerek, Aleyna'nın yanına giderek sarılmıştı.

Aleyna'nın şuan mutluluğu tarif edilmeyecek derecedeydi. Kardeşleri yanındaydı, yarın akşam Asiye ile olacaktı. Oğlu salon da Lotus ve Duru bebekle oynuyordu. Allah'a bir kere daha teşekkür etti. Çok zorluk çekmişti ama şuan mutluydu ve bu mutluluk için değerdi.

Eymen, Aleyna'nın yanına gelerek kucağına çıktı. "Anniş biz şimdi teyzoşlarla Trabzon'a gideceğiz ya. Babamı da bulur muyuz?" diye sormuştu.

Aleyna oğluna ne kadar yetişse de bir babanın yaptıklarını yapamayacağını biliyordu. Eymen de isterdi her çocuk gibi okula babası ile gitmeyi.

Aleyna'nın içinde ki tek pişmanlık bu işi belki de keşke Toprak'a deseydi bir oğlu olduğunu. Belki ara da görmem isterdi? Aleyna düşündü kendisine inanmayan adam oğluna inanır mıydı? Hiç zannetmiyordu.

Ortamda ki sessizliği bozmak için Şeyma, Eymen'i kucağına aldı. "Bak ajan, biz hani bir yere giderken oyun oynuyoruz ya" dedi heyecanla bir şey anlatır gibi.

"Evet babam iş için şehir dışına çıkmıştı ben de annemle beraberdim" diye karşılık verdi Eymen, Şeyma da "Evet bebeğim işte biz o oyunu oynayacağız tekrar annen de babanı bulacak tamam mı?" diye sordu.

Eymen sevinçle kafa sallarken Şeyma onu içeriye yollamıştı. Ayfer, Aleyna'ya bakarak, "Şu babayı artık bulsan mı?" diye sormuştu.

Aleyna kafasını hayır anlamın da sallayarak, "Şuan değil Ayfer. Şuan hiç değil" diyerek masadan kalktı.

Şuan düşündüğü tek şey Eymen'i toprağın yanına nasıl getireceğiydi.

İzmir de hal böyle iken Trabzon'da Pusat ve Asiye eve gelmişlerdi.

Yol boyunca ne Asiye ne Pusat tek kelam etmemişlerdi. Asiye arabadan inerek kapıyı çarptı. Irmak, Asiye'nin sinirli indiğini görünce "Babaannen çok doğru bir şey dedi Irmak" diyerek babaannesini taklit etti. "İrmak yirma gaç abin öldürecek seni"

Irmak evden çıkınca alt kata inemeyeceğini anlayınca abisinin katına çıkmıştı.

Asiye'nin peşinden inen Pusat, "La gızım bi dinle da" diyince Asiye sinirle dönerek, "Ne dinleyeceğim be ne dinleyeceğim. Banana senin nişanlından! Benim sevgilimin olması seni ilgilendirir mi?" diye sormuştu.

Asiye kendi katına çıkarken, Pusat anlık girdiği şoktan çıkarak, "Asiye senin sevgilin mi var?" diye sordu sinirle.

Asiye cevap vermezken Pusat kolundan tutarak, "Sana soruyorum sevgilin mi var?" diye yeniledi sorusunu.

Asiye kolunu çekerek, "Seni ilgilendirdiğini zannetmiyorum Pusat Gürmanoğlu" demişti.

Merdiven arasından izleyen Irmak, "Ayvayı yedin Irmak" diye fısıldamıştı.

"Beni ilgilendirir!" diye bağırdı Pusat. Apartman da sesi yankılanırken, Asiye'ye yaklaşarak, "Burada olduğun sürece sevgili falan yok. Bir de senin boş işlerinle uğraşamam" demişti.

Yukarı da Irmak aşağı da Nehir ve Emine dinliyordu ikiliyi. Emine Nehir'e yaklaşarak, "Bunlar giderken çifte kumruydu şimdi niye kedi köpek olmuşlar?" diye sorunca, Nehir "Bilmiyorum..." diyerek durdu. "... Ben bilmiyorum ama Irmak biliyor" diyerek eve girdi.

Asiye de Pusat gibi bağırarak, "Uğraşma! Kim sana uğraş diyor. Hem merak etme en yakın zaman da çıkacağım buradan" diyince Pusat, "He sen gendi gafana göreysen çıkarsın" demişti.

Asiye Pusat'a cevap vermeden kapısını çarparak kapattı. "Hallere bak hallere. Neyin tribi bu" diyen Pusat'ın ardından Asiye kapıyı tekrar açarak daha hızlı çarpmıştı.

"La havle" diyen Pusat kafasını kaldırınca Irmak'ı gördü. "Bekle bekle senle hesaplaşmaya geliyorum" diyerek kendi katına çıkmış Irmak'ı kolundan tutarak kendi evine soktu.

Hayat bir zar atmıştı ve oyun başlamıştı.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İnsanları 100 üzerinden puanlansan kime kaç puan verirdin sen dahil?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.