Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Trabzon Beyefendisi X İlk Çiçek - Sözümoki
12 Mart 2024, Salı 09:33 · 31 Okunma

Trabzon Beyefendisi X- "İlk Çiçek"

"Haydi haydi uyanın"

Asiye duyduğu ses ile zorla gözlerini açarken, bu sesin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu.

Saate baktığın da daha altı olması için yelkovan akrebi kovalıyordu. Sessizce ayağa kalkan Asiye kapıyı açarak merdivenlerde bağıran Pusat'ın yanına gitti.

Mesafesini koruyarak, "Günaydın Pusat bey afedersiniz ama daha karga bile bir şey yememişken neden bağırıyorsunuz?" diye sormuştu.

Pusat, yine Pusat'dan beye döndüğüne sinirlenerek Asiye'ye inat olsun diye yine bağırmıştı.

"La kalksanıza, gırıldık açlıktan"

Asiye, "Şaka mısınız siz ya misafirim var bağırmayın lütfen" demişti. Pusat, üstünde ki kazağı çıkartırken, merdiven demirlerinde ki eski gömleği üstüne geçirdi.

"Ne senin misafirlerin adları" demişti. Asiye kafasını sağ tarafa çevirirken, Pusat gömleğinin düğmelerini ilikliyordu.

"Ayfer, Şeyma, Alina ve Aleyna neden sordun?" demişti. Pusat gülerken, Asiye isimleri söylediğine pişman olacağına emindi.

"Ayfer, Şeyma, Alina kalkın da gırıldık Hakime hanııım la bu millete nolii. Nehir gızım uyansanıza yav, yenge sen kalkma sen iki canlısın Yirmak" diye bağırmıştı.

"Delisin sen ha deli. İnsanı Verem edersin" diyen Asiye'ye sadece gülüyordu Pusat. Bir kapının açılma sesinden sonra Nehir'in, "Kalktık abi bağırma da" diye uykulu söylenmesi duyulmuştu.

"İyi iyi kalkın bakayım finduluğa gidecez daha" diyerek elinde ki kazağı Asiye'nin eline tutuştururken, "Habunu eve bırak da" diyerek merdivenlerden aşağıya indi.

Asiye bir elinde ki kazağa bir, giden Pusat'a bakıyordu. Elinde ki kazak ile kendi evine girince, herkesin kalktığını gördü.

"Kusura bakmayın valla bu da böyle bir deli" demişti. Şeyma gülerken, ellerini birleştirerek, "Ayy havası bile başka ya çok güzel" demişti denize bakarken.

Pusat, ahıra girmesi ile yeni doğmuş ineğin yanına giderek, "La naber" demişti gülerek kafasını severken. İneklerin kepeklerini hazırlayıp önlerine verirken, süt makinesini de ineklerin memelerine takmıştı.

Sabah kalktığın da, 'Bugün normal bir gün' olacak demişti. İnekler kepeklerini yerken Pusat'ta tırmık ile kemreleri ahırın penceresinden dışarıya atıyordu.

Asiye, kahvaltı hazırlamak için mutfağa girerken, kapısı çalmıştı. Kapıyı açınca karşısında kendisine gülerek bakan, Lodos'u gördü.

"Günaydın Asiye'cim müsait iseniz içeriye gelip iki şey diyebilir miyim?" demişti üç parmağını göstererek.

Asiye gülerek, "Günaydın Lodos'cuğum tabi ki gelip iki şey diyebilirsin" demişti İki parmağını göstererek.

İçeriye giren Lodos kızları görünce, "Aaa bir sürü güzel kız" demişti. Herkes gülerken, Asiye "Lodos" demişti.

"Tamam tamam" derken Eymen'in yanına gitti. "Merhaba ben Lodos" demişti. Eymen de onun gibi bakarken, "Benim adım da Eymen" demişti.

Lodos, Lotus ve Duru ile de tanıştıktan sonra, "Nenem yemeğe bahçeye gelsinler yoksa Pusat'ı yukarıya gönderirim dedi bu bir. Birde acaba Eymen ve Lotus ile amcamın yanına gidebilir miyiz?" diye sormuştu tatlı tatlı.

Alina ve Aleyna, Asiye'ye bakarken Lodos Ayfer'in karşısına giderek, "Bebiş yürüme biliyorsa o da gelebilir, bak şuraya gideceğiz amcam da kapı da kuzuların yemeğini hazırlıyor bak" demişti parmağı ile camdan dışarıyı gösterirken.

Aleyna zaten uzağa gitmeyeceklerini fark edince, "Gelebilirler küçük adam" demişti.

Lodos sevinirken, "Teşekkür ederim" demişti. Kızlar bahçeye inerken 'Günaydın ve Hoşgeldiniz' faslı gerçekleşmişti.

Lodos, Duru'nun elinden tutmuştu. Lotus'a dönerek onun da elini tuttu.

"Eymen sende Duru'nun elini tut" demişti. Ayfer, "Ay Allah'ım birde sahip çıkıyor ya" demişti bütün sevecenliği ile.

"Nehir dün olaylar oldu ya bir şey olur mu?" diye sordu Aleyna, ne kadar güvenmek istese de içinde şüphe kalıyordu.

Nehir, fırında ki ekmeği çevirirken, "Hiç bir şey olmaz aşkım merak etme. Burda anası babası düşmanın olsa bile çocuğa istediğini vereceksin çünkü en masum olan onlardır" demişti gülerek.

"Amca biz geldik" diye bağırmıştı Lodos. Pusat koyunların hanından çıkarken, küçük çocukları gördü. Gülerek yanlarına yaklaşırken, "Aman aman aman kimler gelmiş iki çiçek gelmiş iki tosuncuk gelmiş" diyerek çocukların yanına gitti.

Yere eğilerek, Duru'nun önün de durdu. "Ula bu küçük hamsiye bakun hele gız sen nereye geldin" diye severken nazlatıyordu.

Pusat, Lotus'a dönerek, "Hoş geldin da prenses iyi ki geldiniz" demişti Eymen'in başını severken.

Duru'yu kucağına alırken, "Şimdi habu hamsi küçüktür ya ondan onu aldım kucağıma" deyince Eymen, "Biliyoruz o yürüyemez dimi" demişti.

"Afferin sana adın ne senin?" demişti. Eymen, kendini göstererek, "Ben Eymen..." daha sonra Lotus'u göstererek, "O Lotus ve kucağında ki de Duru bebek" demişti.

"MaşAllah Allan hepinize isimlerinizin güzelliğini versin" demişti. Meleyen kuzuların sesine Duru, parmağını uzatarak "Mö" demişti.

Pusat, Duru'nun parmağını öperken, "Onlar mö değil" demişti. "Lodos hadi aslanım siz koyunları çıkartıp fındıklıktan yukarıya sürün. Sakın ama sakın tel kapıyı açmayın tamam mı amcam? Bak sonra koyunlarımız kayboluyor" demişti. Lodos kafa sallayarak, koyunların hanına girerken, Lotus ve Eymen'de onu takip etmişti.

Pusat kucağında ki Duru ile ineklerin yanına girerek, "Kuzum senle möyü yedirelim mi?" diye sormuştu. Duru parmağını uzatarak, "Mö" demişti.

Pusat gülerek, süt makinesinden aldığı sütün bir kısmını hayvanlar için olan biberona koyarak, yavru buzağın önüne gelmişti.

Duru'yu önüne alırken, "Tut hadi" diyerek Duru'ya tutturmuştu.

Aleyna, bağırarak koyunları kovalayan çocuklara bakarken, "Çok mutlular" demişti. "Benim kızım ne yapıyor acaba ezilmese bare" diyen Ayfer'e Aleyna, "Hay Allah'ım ya çocuk bu düşe kalka büyüyecek" demişti.

"Merhaba günaydın" diyen yabancı ses ile herkes kapıya dönmüştü. Nehir ayağa kalkarken, "Senin ne işin var burda" demişti.

"Ben özür dilemeye geldim" dedi Sevda.

Pusat sabah, 'Bugün normal bir gün olacak' derken Asiye, 'Bugün nasıl bir lanet gelecek başımıza' demişti Sevda'yı görmesi ile.

"Nehir yapma sen benim en yakın arkadaşımsın" diyen Sevda ile Nehir üstüne yürüyerek, "Ne arkadaşı be ne arkadaşı. Sabah sabah milletin siniriyle oylama geldiğin gibi git" demişti.

Pusat-" demesi ile sözünün kesilmesi bir oldu. "Sanane Pusat abimden" dedi apartman kapısının önünde duran Irmak.

Asiye bu kıza daha ne kadar şaşırabilirdi bilmiyordu.

"Dün gece yaptıklarını biliyorum Irmak herkes seni arıyor" diyen Sevda ile Irmak gülmeye başladı.

Sevda'nın önüne gelen Irmak ciddileşerek, "Oradan bakılınca korkan birine mi benziyorum bu bir. Beni tehdit edeceğini düşündürecek özgüveni nerden aldın bilmiyorum ama 'İnsan yedisinde neyse yetmişinde de o olur' derler ya ben sekiz yaşında da senden nefret ediyordum on sekiz yaşında da ediyorum bu iki, üçüncüsü ve en önemlisi, dün gece ne yaptıysan Toprak abim için yaptım eğer şimdi gitmezsen Pusat abim için de yapacaklarım olur" demişti.

Herkes şaşkınlık ile Irmak'a bakarken, Sevda, "Pişman olacaksın" demişti.

Irmak bıkkınlık ile Sevda'nın kolundan tutarak, bahçe kapısına doğru giderken, "Ben Irmak Gürmanoğlu'yum kızım, yaptıklarımdan pişman değilim aklım hala yapamadıklarım da" diyerek Sevda'yı bahçe kapısından dışarıya çıkarttı.

Kapıyı kapatırken, "Ayrıca önüne gelene 'Pusat nişanlım' diyorsun, abim ailenize söz gelmesin diye ses çıkartmıyor ama ben çıkartırım. Tek bir kişiye daha 'Pusat nişanlım' dersen o korktuğun karabaşı salarım üstüne" diyerek arkasını döndü.

Evin önüne doğru yürürken yüksek sesle, "Şu kapıya da bir yazı asalım yav 'Her bağını koparan içeriye girmesin' diye" diyerek kendini sedirin üstüne attı.

Alkış sesi gelirken, merdivenlerden aşağıya yeni uyandığı belli olan Toprak iniyordu. Irmak gülerek, "Tebriğe gerek yok" derken, Toprak, misafirlere bakarak, "Hoşgeldiniz kusura bakmayın pek güzel bir karşılama olmadı özür dilerim" derken ' Merha, Önemli değil' gibi cümleler ortama konuk olmuştu.

Toprak, Irmak'ın yanına yatınca, "Gecenin kahramanları siz niye erken kalktınız" diye sordu Nehir.

Toprak, kafasını kardeşinin kafasının üstüne koyarken, "Kalkın ula kalkın finduluğa gideceğuz" diyerek Pusat'ı taklit etmişti.

Kapıdan içeriye giren Efe ve Eren ile Toprak, çocuklara sus işareti yaparak, "Irmak ben Efe'yi döverim ha" demişti.

Irmak hiç istifini bozmadan, "Ne istiyorsunuz bu çocuktan ya ne. Benim çiklotam kimseye karışmaz sesiz sedasız işini yapar, yine de gelen geçen vuruyor. Vurmayın da" demişti gülerek.

Efe başını öne eğip gülerken, Asiye 'Bu nasıl sevda böyle' diye düşünmüştü gülerek.

"Bence Efe sevmiyor seni" deyince Irmak ayağa kalkarak, "Yok artık ya valla herkesten beklerdim de senden beklemezdim ha abi. Hem sevmese niye o kadar dayağa hala konuşuyor benle?" diye sormuştu.

Toprak'ın cevap vermesini beklemeden, "Tamam sus abi. Bana açıklama yapma" demeye başlamıştı. Arkasını dönmesi ile Efe ile göz göze gelen, Irmak "Çiklotam" demişti. Efe de Irmak gibi bakarak, "Finduğum" derken Aleyna daha fazla dayanamazken gülmeye başlamıştı bile.

Ayfer kendini sıkarken, Şeyma ağzını eli ile kapatmıştı. Alina tebessümle izlerken Asiye'de gülüyor da.

Toprak ayağa kalkarak, Efe'nin önüne gitti. Yavaşça Efe'nin kafasına vururken, "Alo abisi var lan burda dingil" demişti.

Efe bir şey demezken, Irmak'ın yardımına nenesi yetişmişti. Elinde ki kuymak sahanını masanın ortasına bırakırken, "Ula birakun uşaklari lak lak yapmayi da milleti masaya çağurun" diyerek Efe ve Eren'e döndü.

"La ne davet bekler gibi durisiniz havu kenarda geçun da sofraya" diyerek bir nevi sofraya davet etmişti.

Pusat ve çocuklar yumurtaları topladıktan sonra, civcivleri gören çocuklara Pusat birer tane civciv vermişti.

Duru'yu sırtında ki sepete oturtururken, civcivi de kucağına koyarak, "Prenses sakın eve kadar dokunma bak, boğazını sıkıyorsun, sıkıpta hayvanı mefte etme" demişti. Durunun ise tek cevabı "Cikcik" olmuştu.

Çocuklar koştura koştura gelirken, masa da toplanmış Pusat'ı bekliyordu. Eymen "Anne bak Pusat amca bize cücük verdi" diye bağırdı sevinçle.

Aleyna, masadakilerin yüzüne bakarak, "Cücük?" diye sordu. Toprak ağzına salatalık atarken, "Civciv" diye yanıtlamaştı.

Lotus civcivini annesine gösterirken, "Bak anne benim civcivim benim gibi sarı" demişti.

"Bereketli olsun" diyen Pusat gülerek çocuklara bakıyordu. Ayfer ayağa kalkarken, "Pardon Pusat bey acaba benim kızım nerde?" diye sormuştu.

Pusat, "Geldi yanıma tabi biz bi tanıştık ondan sonra kuzu meledi o mö dedi ben me dedim o mö dedi ben me dedim o yine mö diyince e gel ben seni mölere getireyim dedim..." Pusat'ın sözünü kesen Ayfer, "Ay bir şey mi oldu da demiyorsunuz?" deyince Pusat arkasını dönerken, "En son cikcik de anlaştık" diyerek sepetin için de oturan Duru'yu gösterdi

"Anne cikcik" diyen Duru ile herkes gülerken, Ayfer "Fotoğraf çeksem sorun olur mu?" deyince Pusat kafasını hayır anlamın da sallamıştı.

Emine, "Çocuklar hadi harmana size siniyi hazırladım" diyerek siniyi Pusat'ın eline verdi.

Emine eğilip kalkamadığı için Pusat harmana koyarak, "Hadi afiyet olsun. Lodos oğlum Duru'nun civcivine sahip çıkın bak o bebek anlamıyor sıkıyor boğulur" diyerek uyarmıştı.

Çeşme de ellerini yıkayan, Pusat çayları doldurarak Asiye'nin yanına oturdu. Tabağını doldururken, "Şimdi hepiniz beni dinleyin hepiniz benle geliyorsunuz" diyerek elinde ki çay kaşığı ile misafirleri de göstererek, "Siz de" demişti.

"Abicim abartma istersen misafir onlar" diyen Nehir ile Pusat, "Ee tamam işte gızım bugün işimizi halledelim yarın gezeriz" diyerek Aleyna'yı gösterdi.

"Bu Hakime hanım üç odun çeker yedi sefer yapsa yirmi bir odun. Bak tek başına bitirdi goca fındıklığı" demişti.

"Ay ben mi? Ne çekeceğim?" dedi Asiye içinde ki tatlı heyecan ile. Pusat gülerken, "Herek çekeceksin, herek" demişti. Aleyna, 'Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır' diye düşünürdü hep.

"Herek ne?" diye sordu bu sefer Aleyna. Irmak ayağa kalkarak, Pusat abisinin karşısına geldi. Ellerini birleştirerek, çenesinin altına getirdi. "Sizi çağımızın türkçesine davet ediyorum Pusat bey" dedi. Pusat göz devirirken, Asiye gülüyordu.

"Böyle Pusat bey gibi olanlara devlet dokunmuyor" dedi Asiye çayını içerken, Pusat çatalını tabağına bırakırken, "Ne varmış benim gibilerde Asiye hanım?" dedi ciddiyetle.

Asiye umursamaz bir tavırla, "Türünün tek örneğisin" demesi ile bütün masa gülmüştü. Toprak abisine yaklaşırken, "Sana ayı dedi" demişti.

Pusat dudağının iç tarafına dişlerini geçirse de Asiye'ye "Yazdım bunu gara kapaklı deftere" dedi.

Asiye, Pusat'ın ne demek istediğini çözmeye çalışırken, Pusat az önce olanlar yaşanmamış gibi yemek yemeğe devam ediyordu.

"Ulan Irmak" diye bağıran ses ile herkes kafasını kapıya çevirdi bakışlarını. "Ay yine ne yaptım Mesut abi ya" diye söylenerek ayağa kalktı Irmak.

"Sen ne yaptın Irmak, Sevda'yı köpek yerine koymuşsun" diyen adam ile Asiye gülmemek için kendini zor tutmuştu. Bu kendine yakışı kalmazdı.

"Ama Mesut abi haksız mıyım?" demesi ile Fatma babaanne gülmüştü.

"Kızım niye şimdi diyorsun! Niye bugün diyorsun? Vermiyor Murat bey yeğenini bana. Dedi ki 'Ya o aile ile bağını koparacaksın ya da vermem Hatice'yi sana' dedi" diyerek arkasını döndü, ellerini beline koyarak yine önüne döndü.

"Sen ne dedin?" diye sordu Pusat ciddiyetle. Mesut elini ileriye doğru işaret ederken, "Ne diyeceğim oğlum, 'Vermezsen verme' dedim. Ben evimin hanımı için kardeşlerimi bırakmam" demesi ile Toprak ve Rüzgar alkışlamaya başlamıştı.

"Kardeşim o vermezse biz alırız" diyen Pusat yine rahatlık ile yemeğine devam etmişti.

Mesut, Toprak'ı kaldırıp Pusat'ın yanına otururken, "Kaçıracak mıyız Hatice'yi?" dedi.

Mehmet bey Pusat'a bakarak, "Sakın" demişti. Pusat elinde ki çatalı bırakarak ayağa kalktı.

"Baba sana yakışıyor mu böyle şeyler? Zina mı yapsın bu gençler, günah mı işlesinler" demişti sesini hafif yükselterek.

Toprak, alkış yapmaya devam ederken, elini Pusat'a uzatarak "İşte cesaret, işte fazilet, işte fedakarlık işte mertlik, işte adam gibi adamlık" dedi coşkuyla.

Pusat çay bardağını kardeşine kaldırırken Fatma babaanne "Gavurlar" demişti. Pusat yerine otururken, Mesut'a "Hallederiz biz bu işi merak etme haydi yemek yede fındıklığa gidelim" demişti.

Mesut sofraya bakarken, "Ben mi?" diye sordu. Pusat önünde ki domatese çatal batırırken, "Bir kişi de bir kişidir" demişti.

Sofra da sohbet eşliğinde yemek yenmeye devam edilirken, Eren yanın da oturan Şeyma'ya elinde ki küçük simiti uzattı.

Şeyma herşeyden habersiz, "Teşekkür ederim" demişti gülerek. Eren simiti Şeyma'nın yüzük parmağına takarak "Evlenelim mi?" demişti.

Şeyma "Ne diyorsun sen be?" derken simiti elinin için de parçalamıştı. Pusat "La noli" deyince Eren "Yav yok bir şey espri yaptım ama İstanbul'lu anlamadı" demişti.

Şeyma derin bir nefes verirken, bu işi kendi kendine halledeceğine karar vermişti.

Pusat masadan kalkarken, "Hayde hayde erken kalkan yol alır. Yenge sen Ayfer ile evde dur..." diyerek Ayfer'e döndü "... senin kızın daha küçük ne olur ne olmaz" demişti.

Ayfer ayağa kalkarken, "Ben yarın gelmeyecek miyim o zaman" demişti. Pusat gülerek, "İnsiyatifime kalmış bir durum" demişti.

Rüzgar elini kaldırarak, "Ben de gelmiyorum malum hatun hamile" deyince Pusat, "Adı üstün de yengem hamile sen doğurmayacaksın" demişti.

Bu söylediği Asiye'nin komiğine giderken bu sefer Toprak elini kaldırarak, "Ben muafım" demişti.

Pusat, son yudumunu almadan Toprak'a cevap vermişti. "Ateş yakarsın" demişti. Tam Irmak elini kaldıracakken, Pusat "Senin itiraz hakkın yok" demişti.

Asiye elini kaldırınca, Pusat tek kaşını kaldırarak bakmıştı. Kimsenin bu hareketi beklemediği belliydi.

"Ben yürüyemiyorum" deyince Pusat'ın buna vereceği cevabı merak ediyordu. Pusat yutkunurken, "Herkes hazırlansın 10 dakikaya getiririm arabayı gelmezseniz yürüme çıkarsınız" demişti.

Aleyna ayağa kalkarak, "Ben geliyorum Pusat bey herek çekeceğim" dedi heycanla" Pusat, Aleyna'yı göstererek "Bir sıfır önde bakın yarın ön koltuğun sahibi belli oldu" demişti.

Masa dağılırken, Asiye ve Aleyna, Nehir'in peşinden eve çıkmışlardı. Nehir'in verdiği kıyafetleri giydikten sonra mor hırkayı da geçirdi üstüne Asiye.

Gülerek aynadan kendine bakan Asiye, "Ey gidi İlkim hanım siz böyle kıyafetler giyer miydiniz?" dedi kendi kendine.

Arkadan kendisine bakan Aleyna, "Artık İlkim değilsin ve sende bunun farkındasın. Sen Asiye'sin" demişti hafif tebessümle.

Asiye de tebessüm ederken bir şey demeden odadan çıkmıştı. Buralarda kalıcı değildi, olmayacağı birine de alışmak istemezdi. Belki de Asiye ona başka yaralar açacaktı.

Merdivenlerden inen Asiye, bahçe duvarının kenarında sigara içen Pusat'ı görünce, nedensiz bir şekilde yanına yürümüştü.

Pusat, Asiye'yi fark etmesi ile sigarayı duvarın üstünde söndürerek, "Yakışmış" dedi bütün içtenliğiyle.

Asiye gülerek kafasını yana eğerken, "Bak mor ayakkabı bile verdi biraz büyük oluyor ama idare eder" demişti.

Pusat kahkasını engel olamazken, "Mor ayakkabı değil o lastik lastik, bak bende de gara lastik var" diyerek kendi ayağını göstermişti.

Asiye hayran olunası gülüşe takılı kalırken, orman gözlerine çukur olan gamzelere yeni umutlar ekmek istiyordu.

Pusat, Asiye'ye yaklaşırken, başında ki yazmasını düzeltirken, hafifçe fısıldamıştı.

"Dertleri karıyorum
Günleri saya saya
Al beni, kıyamam seni
Çemberimde gül oya
Gülmedim doya doya"

Asiye şarkının sözleri ile, Pusat'ın ne demeye çalıştığını fark etmişti. Pusat ilk defa bu kadar açık söylemişti.

Asiye ne diyeceğini bilemezken birden arkasını dönmüştü, eve doğru adımlardan, Pusat utandığını anlamıştı.

"Gözümün önünde ol diye" dedi birden Pusat.

Asiye anlamazken arkasını dönerek, "Efendim?" demişti.

Pusat kenardan kopardığı gül ile Asiye'nin yanına ilerlerken, gülün sapında ki dikenleri çakı ile koparıyordu.

Gülü Asiye'ye uzatırken, "Olur da sana bir şey olursa ilk ben olayım yanın da engel olurum" demişti.

Asiye, gülü eline alırken, hayatında hiç demeyeceği bir şeyi demişti.

"Olur da bana bir şey olursa hep yanımda olan ol"

Pusat gülerken, Asiye eve doğru hızlı adımlarla yürüyordu.

"Aferin Asiye oldu olacak bir de evlenelim de" diye kendi kendine söylenerek merdivenlerden çıkarken, "Zamanı gelince onu abim der" demişti arkasında ki ses.

Asiye gözlerini kapatarak içinden lanet okurken, arkasını dönmüştü. "Müneccim misin kızım sen niye hep bir yerden çıkıyorsun?" dedi Irmak'a.

Irmak cevap vermeden öpücük atarak dışarıya çıkmıştı.

Asiye kendi evine çıkarak, bir bardağa su koydu. Gülü içine koyarken, "İlk çiçeğim" demişti. Kardeşi ve babasından başka ilk defa bir erkekten çiçek almıştı Asiye. O da fark etmişti Trabzon Beyefendisi ne kadar sert görünsede ruhu naifti.

Asiye aşağıya tekrar indiğin de herkesin bir kamyona bindiğini görmüştü. Pusat en son merdivenden Aleyna'yı da yukarıya çıkarttıktan sonra, Asiye'ye bakarak "Hayde" demişti.

"Asiye de arabaya doğru yürürken, Toprak merdiven kullanmadan kasaya çıkmıştı.

"Ey gidi Bugatti'den inmeyen İlkim, damperli doça çıkan Asiye'ye dönmüş" dedi.

Pusat dahil herkes sesli gülerken, Asiye kasaya tamamen çıktı. Pusat'a teşekkür ederken Toprak'a dönmüştü. "Adı üstünde o İlkim bu Asiye" demişti. Irmak "Oooo" derken Toprak ağzına hayali fermuarı çekmişti.

Pusat son kez gülerek başını salladıktan sonra arabaya binerek çalıştırmıştı.

Asiye yüzünü yalayıp geçen rüzgarı daha iyi hissetmek için gözlerini kapatırken, tebessümüne engel olamıyordu.

Asiye ilk defa mutluluğu ve özgürlüğü aynı anda yaşıyordu. Ve bu anın sonsuz olmasını dilemekten başka bir çaresi yoktu.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
İnsanları 100 üzerinden puanlansan kime kaç puan verirdin sen dahil?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.