Yanlış kararlar demiştik.O yanlış kararda yakın dostunuz da olunca olay daha bir karışıyor ve işin içinden çıkılmaz hal alıyor.Ben çok yakın bir arkadaşa sahiptim 3 yaşından beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen.O üzüldüğünde içimden birşeyler kopan ve elimden birşey gelmediğinde onunla birlikte aynı üzüntüyü paylaşan biriydim.Her zaman onun yanında onun arkasında durdum yanlış yaptığını bilip uyarsamda onu hiç bırakmadım.Büyüdükçe kişilik otururmuş ben tam 15 yıllık arkadaşımı 15 yıl sonunda tanıdım.Bu saflık mı olur salaklık mı olur bilinmez.Benim içimde o üzüldüğü zaman fırtınalar koparken,O ben üzüldüğümde zil takıp oynuyormuş meğer.Geçte olsa anladım.Bunun önceki olayla bağlantısını soracak olursanız arkadaş ortamında tanıştırdım bir zamanlar sevgilim olan kişiyle bu arkadaşımı.Hiçbir art niyet aramadım.Bu belkide benim suçum tanıştırmamalıydım ya da ne biliyim işte.Tanıştıklarında gayet resmilerdi ve sonra sonra birbirlerine o kadar alışmışlar kii eve giderken sahil boyunca yürürken bir bankta ikisini elele gözgöze dizdize görünce farkettim o sıra insanın başından aşağı kaynar sular dökülürmüş ya öyle oldu hiçbirşey yapamadım dosdoğru yürüdüm.Aklımda binbir soru gecemi gündüzüme kattım ikisine dahi onları gördüğümü belli etmedim aynı yaşayış tarzıyla devam ettim.Fakat içim o kadar acıyordu ki kafam o kadar karışık ve kalbim o kadar kırıktı ki.Hep belki bir umut diye hareket ettim yanlış anlamış olmayı o kadar çok istedim ki sadece istemekle kaldım.Her gece başımı yastığıma koyduğumda kendimi suçlamaktan,binbir soruyu kafamda cevaplamaktan bıktım ve artık onlarla konuşma vaktinin geldiğine karar verdim.Peki ya sonra ?