Küçük çocuk hayvanları çok severdi. Güneşli bir günde annesi ile yürürlerken yolda yavru bir kedi gördüler. Kedinin gözleri boncuk gibi yusyuvarlaktı. Tüyleri ise gri renginde yumuşacıktı. Annesini kaybetmişti. Çünkü miyavlarak sürekli ağlıyordu. O kadar çok ağlamıştı ki sesi kısılmıştı.
Küçük çocuk annesine bakıp;
Anneciğim bu küçük yavru kediciği evimize götürelim mi? Bak tek kalmış. demişti.
Annesi de;
Bence bugün hemen götürmeyelim. Yarına kadar bekleyelim. dedi.
Küçük çocuk üzüldü. Annesi ise üzüldüğünü görüp;
“Hemen üzülme, yarın olsun kediciğin yanına yine geliriz. Eğer hâlâ yalnız görürsek sahipleniriz.”
Çocuk şaşırarak;
“Peki neden yarını bekliyoruz. Bugün alsak olmaz mı?” diye sordu.
Annesi de cevap verdi.
“Olmaz. Kediciğin annesi ona yemek bulmak için yanından ayrılmış olabilir. Eğer hemen şimdi alırsak kediciği üzmüş oluruz. O annesini bekliyor olabilir.”
Çocuk biraz düşündükten sonra konuşmaya devam etti.
“Bende bir keresinde senin marketten gelmeni beklemiştim. Aynı onun gibi değil mi anneciğim?”
Annesi gülerek;
“Evet aynı onun gibi yavrucuğum.”
Küçük çocuk o gece sabaha kadar heyecandan uyumamıştı. Hemen sabah olup kediciği almak istiyordu.
Sabah olduğunda ise heyecanla uykusundan uyandı. Güzelce kahvaltısını yaptı. Sütünü de içtikten sonra masadan kalktı. Ağzını silip annesine; “Ellerine sağlık” dedikten sonra hemen kediciği sordu.
“Anneciğim unutmadın değil mi? Bugün kediciğe bakmaya gideceğiz. “
Annesi bekletmeden;
“Haydi giyinde gidelim. “dedi.
Küçük çocuk bunun üzerine mutlulukla gülümsedi ve hızlı hızlı kıyafetlerini giydi.
Hava yine güneşli ve sıcacıktı. Biraz yürüdükten sonra yavru kediyi gördükleri sokağa tekrar geldiler.
Çocuk heyecanla etrafa bakındı. Ama dün gördüğü minik tekir kedi ortalarda yoktu. Üzülmüştü. Dudakları üzüntüden çenesine yaklaşmıştı. Sonra annesi “İşte bak orada” diyerek kediyi gösterdi.
Yavru tekir kedi zıplayarak oyunlar oynuyor bir sağa bir sola koşturuyordu.
Küçük çocuk kedinin neden mutlu olduğunu anlamadı. Çünkü dünkü gibi yalnızdı. Tam annesine sorusunu soracakken, karton kapta tarçınlı sütlaç taşıyan kocaman anne kediyi gördü.
Anne kedi de tıpkı minik tekir gibi gri renkli, iri gözlüydü. Yavrusuna yemeği ağzında taşıyordu. Çünkü kediler patileriyle yemek taşıyamazlardı. Yavru tekir’in neden mutlu olduğunu anlamıştı.
Bu duruma içten içe hem seviniyor hem üzülüyordu.
Annesi çocuğun başını okşayarak,
Sakın üzülme, hatta çok sevin. Çünkü annesi yanında olan bir yavru kedi eminim çok mutludur. “Tıpkı senin benim yanımda mutlu olman gibi” demişti.
Çocuk düşünceli bir şekilde; “Peki benim hiç kedim olmayacak mı?”
“Tabi ki olacak. Annesi ve kardeşleri olmayan bir kedi bulduğumuzda hemen sahipleneceğiz. Onu koruyacağız ve ailesi olacağız. “
Küçük çocuk bunu duymasıyla yeniden çok mutlu olmuştu.
Hem bu minik tekir annesiz değildi. Hem de kimsesi olmayan başka bir kedi sahipleceğini öğrenmişti.
Çocuk ve annesi bir süre daha sokakta durdular. Anne tekir ve yavru tekir kediyi izlemeye devam ettiler.
Yavru tekir, yamulmuş karton kutudaki yarısı yere dökülmüş tarçınlı sütlaçı iştahla yemeye başladı. Hem yiyor hem de minik dili ile tüylerine bulaşan sütleri yalamaya çalışıyordu. Bu durum küçük çocuğu güldürmüştü. “Tam bir bebek gibi” diyerek uzaktan sevdi. Bu hikâyede burada bitti.