Yetti artık bu toprağın paslı nefesi,
Damarlarımı çürüten ihanet sesi.
Yürek yandıkça taş kesildi gönlüm,
Bir gün dedim: "Terk-i diyar eylicem!"
Baktım dost dediklerimden zehir damlar,
Kardeş sanılan eller bıçak saklar.
Sözümdeki ateşi boğmak istediler,
Ben de dedim: "Defolun, gidicem!"
Ne bir dağa borcum var, ne bir şehre,
Alnımda yazılı değil esaret deftere.
Bir hançer gibi saplanır geceye öfkem,
Yürürüm uzaklara, arkamı dönüp gidem!
Gözümde bir damla yaş bırakmam,
Hatır için zincir takıp yatmam.
İhanetle örülmüş bu yolları yakar,
Sürgün ederim mazimi, küllerle kalkar.
Kimse tutamaz bu sert adımlarımı,
Ateşle çizdim ben yollarımı.
Hançer misali sözlerim dokunsun size,
Ben gidiyorum, dönmem bir daha geri!
Bir mezar gibi soğuk kaldı bu şehir,
Her sokak kan, her bakış zehir.
Kendi cennetimi kuracağım başka yerde,
Burada sadece cehennem var, başka ne?
Varsın arkamdan fısıldasın diller,
Beni unutmak için yemin etsin eller.
Benim adım sert rüzgârda yankılanır,
Terk-i diyar eyledim, kim tutar, kim anlar?