Tiyatro Sahnesi
Tiyatro denilince herkesin aklına bir oyun ve bunu oynayan oyuncular gelir. Fakat tiyatro bu kadar kısa açıklanacak bir şey değildir. Tiyatro sanat dalları içinde en zor olanlarından biri. Neden mi? Önce oyun metni bulunması gerekir. Bulunan metindeki karakterlere bürünebilecek uygun oyuncular aranır. Oyuncular büyük bir disiplinle metni ezberlerler ve oynayacakları karakterlerin yerine geçmeye başlarlar. Uzun bir maraton başlar daha sonra. Metni provalarla sahnede canlandırmaya başlarlar. Üst üste hatalar yapılır, hatalar düzeltilir. Provalar uzun bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşir. Asıl önemli olan ezber ya da provalardan ziyade oyuncuların karakterlere benzemeye çalışmasıdır.
Karakterler büyük bir dikkatle incelenir. Karakterin özellikleri neler, nasıl bir geçmişi var, hangi psikolojide, herhangi bir durumda tavırları nasıl, diğer karakterler onu nasıl biliyor gibi analizleri oyuncular yapmak zorundadır. Tabii bu durum anlatıldığı gibi kolay değil. Tiyatro metinlerinde karakterler ile alakalı detaylı bilgileri bulabileceğiniz herhangi bir sayfa bulunmaz genelde. Bu durum tüm metnin incelenmesini gerektirir. Başarılı oyuncular çoğu zaman oynayacakları karakterlere öyle bir benzemeye başlarlar ki özel hayatlarında bile onlar gibi davranırlar bu durumda oyunun daha gerçekçi seyirciye sunulmasını sağlar. Çünkü seyirci tiyatroya gittiğinde yapmacık davranışlardan ziyade gerçekçi tavırlar ister. Yapmacık davranışları kısa sürede seyirci farkeder ve oyundan sıkılır. Gerçekmiş gibi davranan oyuncuları zevkle izlerler ve oyuncuların yerine kendilerine koymaya başlarlar bu durumda tiyatro metninin ana fikrinin daha kolay anlaşılmasını sağlar.
Her tiyatro metni seyirciye farklı bir dünya sunar. Her dünya seyirciye bir bakış açısı katar. Örneği gittiğim tiyatro oyunundan vermek istiyorum. Kısa süre önce
"Geç Kalanlar" adlı tiyatro oyununa gittim. Oyuncular
o kadar başarılıydı ki kendimi bir ara olayı ben yaşıyormuşum hissine kapıldım. Oyun iki eş arasında geçiyordu. Ana fikri ise hayatımızda olan kişilere ne kadar değer veriyoruz. İnsanları kaybettikten sonra verdiğimiz değerle hayatlarımızdayken verdiğimiz değer neden birbirinden farklı. İnsanları kaybedince aslında hayatlarımızdaki önemini anlıyoruz ve bu durum bize acı veriyor.
Tiyatrodan çıktığımda hayatımdaki insanlara daha farklı bakmaya başladım, onları kaybedip değerlerini anlamak yerine oturup düşündüm eğer bu kişiyi kaybedersem ne hissederim diye ve o düşünce ile daha fazla sevgi ve saygı ile yaklaştım hayatımda olan kişilere. Tiyatro işte böyle bir sanat dalı hem uygulanması zor hem de tanımı.