Yüreğimizin bahar sevinci kaybolmuştu zaten. Yıllar bile buz kesmişçesine keskin bir acıyla yakarak içimizi geçip gidiyordu. Sen yoktun ve yokluğun her bir anımda, yalnızlık kokulu satırlar yazdırıyordu bana. Mesela şuan; o kadar kimsesiz ki yüreğim, evimiz, sokağımız ve bu şehir. Adım adım evimize ilerleyen ayaklarım burnuma meydan okurcasına süratle ilerliyor. Çünkü adımlarım bile sokaktaki yemek kokularının seni bana hatırlatacağını bildiği için eve biran önce ulaştırma çabasına giriyor. Fakat bilmediği birşey var ki; o da zaten herşey seni hatırlamama yetiyor. Hele ki eve yaklaşınca balkona ilişiyor gözlerim ah be güzeller güzelim beni hep gecikince orada beklerdin. Biraz endişeli birazda beni görme sevinci tebessümle başını sallardın ve nerede kaldın deli kızım diye seslenirdin. Şimdi yine o balkona geçip 'DELİ KIZIM' demeni bir bilsen ne kadar isterdim. Bu istegimin imkansızlığı boğazıma çöreklenip kalıyor her seferinde. Olsun bazen imkansızı istemek bile kocaman bir umudun göstergesidir. Umutlu yaşamayı sen öğrettin bana. Hayat kaybettiklerimizi geri getirmesede umut etmek kalacak hep heybemizde...