Hayatta bazı insanlar olur; ne kadar uzakta olsalar da, varlıklarıyla kendini tam hissedersin.
Sanki onlar olmadan eksiksindir.
Yarım kalmış bir cümle gibi, tamamlanmayı bekleyen bir hikâye gibi…
Sen de benim tamamlanmış hâlisin abla.
Hayatımın eksik kalan yönlerini senin sevginden, merhametinden, sabrından ördüm.
Sen, sadece bir abla olmadın bana.
Bir anne gibi sarıp sarmaladın, bir dost gibi kulak verdin, bir yoldaş gibi yanımda yürüdün.
Düşerken el oldun, susarken söz, kırılırken omuz,
kaybolurken yön oldun.
Ve en önemlisi; yargılamadan sevdin.
Eksiklerime rağmen, yanlışlarıma rağmen,
beni ben olduğum için kabul ettin.
Kimseye anlatamadığım acılarımı sen tek kelime etmeden anladın.
Bazı geceler sessizce ağladığımda, sabah gözlerimin içinden yakaladın o kırgınlığı.
“Söylemesen de olur” dedin…
İşte bu yüzden sana anlatamadıklarım bile seni daha çok sevmeme yetti.
Seninle yaşadığımız anılar küçük görünüyor belki başkalarına.
Ama benim iç dünyamda yer eden büyük kırılmaları sen tamir ettin.
Hani biri gelir ve karanlığında mum olur ya,
sen mum olmadın abla…
Sen fener oldun, güneş oldun.
Aydınlattın, ısıttın, gösterdin ve yol açtın.
Senin varlığını tarif etmek zordur.
Çünkü bir unvanın çok ötesinde bir anlam taşıyorsun.
Senin kalbinin içinde bir ordu kadar güç,
bir anne kadar şefkat,
bir çocuk kadar saf sevgi var.
Bugün geriye dönüp baktığımda,
bazı dönemleri nasıl atlatabildiğime şaşıyorum.
Sonra aklıma sen geliyorsun.
Ve hatırlıyorum:
Ben o zorlukları senin omzuna yaslanarak geçtim.
Senin “hadi kalk” deyişinle yeniden ayağa kalktım.
Senin gözlerindeki cesaretle hayata yeniden tutundum.
Senin gibi birine sahip olmak, hayattaki en büyük şansım.
Senin kardeşin olmak değil sadece,
seninle aynı kalpten konuşabilmek, aynı duyguda yürüyebilmek
benim için en büyük hediyedir.
Sen benim tamamlayanımsın, tamamlayanı olduğum tek insansın. Ve seni sevmek, hayattaki en doğru duygum.