Yıktılar, yaktılar kentimi...
Aldılar mutluluğumu. Tam da her şey güzel gidiyordu oysa. Bunca yaşananlardan sonra bu son olan fazla gelmişti. Her damlasını biriktirmiştim gözyaşlarımın. Sıcaktı, sıcacık. Çok duyguluydu. Yanaklarımdan süzülerek kalbime doğru akıp gidiyordu. Söndürür müydü içimdeki yangını?
Mutluluğum geri gelir miydi ?
Fark ettim de ne kadar çok sevmiş beni acı...
Hüzün, ne kadar da çok bağlanmış bana.
Mutluluk...neden kaçıyorsun benden ? Ben sana ne yaptım ki! Ben seni çok sevdim. Çünkü ben , en çok sende güzeldim. Sen beni sevsen en güzel ben olurdum. Ama kaçtın benden, sevmedin...
Acı sevmiş beni,
Neden bırakmıyorsun peşimi? Bırak artık yakamı... Ben çok yaşadım seni. Ben seninle hiç iyi değilim. En berbat benim, seninle...!
Hüzün sardı zaten her yanımı. Ruhum yok.
Nerede olduğunu bilmiyorum. Arayamıyorum da zaten.
Gücüm yok ki...
Bedenimi köşelere attılar, ıssız ve soğuk...
Buz tutan yanaklarımı gözyaşlarım ısıtıyor. Sonra git gide artıyor, ve bir bakıyorum..
Boğulmuşum gözyaşlarımda. Yalnızlık sarmış her yanımı. Dört mevsim hüzün...
Önce rüzgarlı, sonra soğuk ve yağışlı, sonra siyah çiçekler açmış, en sonunda güneş beni yakmış.
Evet...dört mevsim acı, hüzün, yalnızlık!
Bağlanmışlar artık bana.
Gidin! vazgeçin benden, istemiyorum sizi, ne olur bıktım ben...
Mağlubum zaten bu hayatta. Güçlü olmayı beceremedim. Dayanamıyorum, yalvarırım! Bittim ben...
Ben kendimde bile değilken, siz neden bendesiniz?
Ben kendimi bile sevmezken, siz neden beni sevdiniz?
Aynalara bakmak istemiyorum artık ben. Eğer bakarsam sizi görürüm bu iğrenç suratımda.
Kırdım hepsini yoklar artık.
Şimdi sadece bekliyorum. Ruhumu alan azrailin, gün gelip bedenimi toprağa hapsetmesini....
Bekliyorum!