Yaşam Yolculuğu
Yaşamın sıralaması milyonlarca yıldır belirlenmiş şekilde devam eder. İnsan doğar, büyür ve ölür. Fakat bazen sıralama değişebilir. İnsan doğar, ölür ve bu sayede büyür. Ölümden kasıt acılarla yoğrulmak ya da deneyimlerin ışığında yeniden hayat bulmak olabilir. Önemli olan ise yaşam çerçevesinin içine sığdırılan fotoğraftır. Çünkü hayatı anlamlı kılan şey onu ne kadar uzun yaşadığımız değil, içinde neler yarattığımız ve tam olarak hangi yollardan geçtiğimizdir. Bu yüzden insanların yaşı ilerledikçe geçmişe dönüp bakmaya çok daha meyilli olurlar. Çünkü yaşam yolculuğunda uzun bir yol yapmışlardır ve bu yolun nasıl bittiğine kendileri bile şaşırır bazen.
İnsan doğası güzel şeyleri anımsamaya, kötü şeyleri ise daha çok kabuslarında görmeye meyillidir. Oysa ki yaşam yolculuğu sürerken dahil ya da ait olduğumuz her şey, kendi ellerimizden çıkan emeğin ürünüdür. Kaçırdıklarımız, inatlaştıklarımız, kaybettiklerimiz, özlediklerimiz, kırdıklarımız, vazgeçtiklerimiz ve çok daha fazlası... Böyle düşününce kabullenmenin çok zor olduğunu tahmin etmek imkansız değil. Çünkü yine aynı insan ''Kaybetmeme neden olacak ne yapmış olabilirim?'' diye düşünecektir. Fakat yaşam yolculuğu her zaman düz bir yoldan ibaret değildir. Bazen farklı olayların bütünleştiği bir sarmaldır ve uzun zaman önce önemsemeden geçip gittiğiniz bir olay, yaşamınızın geri kalanını tamamen etkileyebilir. Bunun bir nimet mi yoksa kıyamet mi olduğunu anlamak ise zor. Çünkü yaşamı anlamak genellikle bir ömür boyu sürer ve anladığımızda yolun sonuna gelmiş oluruz.
Yine de önemli olan hayata sığdırdıklarımızın bizi ne kadar heyecanlandırdığıdır. Kötü biten bir olayda bile, hiç olmaması yerine onu yaşadığımız için şükran doluysak, gerçekten eğlenmişiz demektir. Çünkü hayatı anlamlı kılan şey, o meşhur sözde de olduğu gibi, nefes aldığımız anlar değil nefesimizi kesen anların toplamıdır.