Gözlerimde Kaybolan Cennet, Yüreğimde Yanan Aşk
Nihayet sevdiğimi görmüştüm! Nikabın ardındaki o buğulu gözler, ruhumun eksik parçasını tamamlamıştı sanki. O gece civar köylerden yükselen silah sesleri, mutluluğuma davul zurnaydı sanki; acının ortasında yeşeren tuhaf bir ahenkti bu. Sabah kampına döner dönmez, yüreğimde fırtınalarla Seher'e mesaj attım:
"Yaşadığın yeri görmek istiyorum. Seni ve o dünyanı daha yakından tanımak..."
Onun cevabı yüreğimi eritti, her bir kelimesi ruhuma dokundu:
"Hiç ummadığım anda karşıma dikildin... Yorulmuştum, hayal sandım. Sesini duyunca kalbim duracak gibi oldu! Bu nasıl mümkün? Gerçek olamayacak kadar güzeldi."
Mesaj yazarken parmaklarım titriyordu, heyecandan zorlukla nefes alıyordum:
"Telefona bakınca öleceğim sandım. Gözyaşlarım sevinçten sel oldu. Seni tekrar görmek, varlığını hissetmek... En büyük mucizeydi."
Geceyi, onun dönüp baktığı o anı, o sessiz buluşmayı, gözlerimizin konuştuğu o büyülü anı tekrar tekrar yaşayarak geçirdim. Her anı zihnimde bir film şeridi gibi dönüp duruyordu.
Sabah Sürprizi:
Zeytin Ağaçlarının Gölgesinde Bir Mucize
Kumanyaları hazırlarken Rasim abi seslendi:
"Dışarıda biri seni soruyor!"
Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi, içimde tatlı bir telaş. Koşar adım çıktım: Ufacık bir çocuk, ellerinde tülbente sarılı bir tepsiyle duruyordu. Masum bakışlarıyla, meraklı gözler arasında tepsiyi uzattı. Aldığımda sıcaklığı avuçlarımı yaktı. Tam Seher'i arayacaktım ki mesajı geldi, zamanlaması şaşırtıcıydı:
"Afiyet olsun! Şifa niyetine... Ama yemeden önce zeytin ağaçlarına bak."
Gözlerim istemsizce zeytin ağaçlarına kaydı. İşte oradaydı! Ağaçların gölgesinde, nazlı bir tülbent gibi duruyordu. Ürkek bir ceylan gibi:
* Önce bana bakıyor, gözlerinde hem bir soru, hem de gizli bir davet vardı.
* Sonra başını eğiyor, mahcup bir tebessüm saklıyordu sanki.
* Korkudan değil, aşkın ve saflığın getirdiği mahcubiyetten kıvranıyordu.
* "Bugün nereye gidecekseniz gelirim" dedi. Sesi, bir fısıltı gibiydi ama tüm ruhumu sardı.
* "Hanseyhun" deyince, "Yetişirim" diye fısıldadı. Sesi bile ruhuma işleyen bir melodi gibiydi.
Tadı Tuzu Olmayan Aşk Sofrası: Dokunuşların Büyüsü
Tepsideki o mütevazı yemekler...
* Yoğurda bulanmış barbunya,
* Nohut taneleri zeytinyağıyla ışıl ışıl,
* Yanında lavaş incecik...
Hiçbirinin tadına bakmadım. Çünkü biliyordum, bu kaşıklara onun elleri değmişti. Her lokmada onun emeği, onun sevgisi vardı. Bu, bir yemek değil, bir aşk sofrasıydı. Tadı damağımda değil, ruhumda kalacaktı.
Hanseyhun'da Sessiz İtiraf: Kaderin Mührü
Kasaba harabeye dönmüştü. Her köşede savaşın izleri, her molozda bir yaşanmışlığın fısıltısı... Kumanyaları dağıtırken, feraceli kadınların arasında o gözleri arıyordum. Kalabalığın içinde kaybolmuş, ama yine de bir şekilde buluşmayı bekleyen bir çift gözdü onlar. Son üç paket kaldığında uzanan eli tanıdım! Parmak uçlarımız birbirine değdiğinde, sanki bir elektrik akımı tüm bedenimi sarmıştı. Kumanyayı verirken avucuma sıkıştırdığı kâğıt yanıyordu adeta. Sıcaklığı yüreğime işledi.
Bir kenara çekilip açtım:
Arapça beyitlerle yazılmış, yasemin kokulu bir şiir... Her harfi, her dizesi, ruhunun derinliklerinden dökülmüştü sanki.
Ve arasına sıkıştırılmış ufacık bir fotoğraf!
İlk Görüş: Nikap Ardındaki Cennet
Nikap ardındaki yüzü ilk kez görüyordum:
* Ay gibi parlak alnı, masumiyetin ve saflığın simgesiydi.
* Gül tomurcuğu dudakları, sanki henüz hiç incinmemiş gibiydi.
* Siyah saçlarından sızan bir tutam... Kaderimin bir parçası, adeta bir inci tanesiydi.
Şiirin son dizesi yüreğime kazındı, ruhumu dağladı, her hücreme işlendi:
"Görmediğin yüzümde, senin adın yazılıydı zaten..."
İşte o an anladım; bu sadece bir aşktan öte, bir yazgıydı. İdlib'in tozlu ve acı dolu topraklarında, nikabın ardında gizli bir cennetle karşılaşmıştım.
Leyla ve Mecnun
يا قدري المكتوب، يا نور عيني
في غياهب الحرب، أنتَ سنيني.
وجهٌ لم ألمسْهُ، روحي قد عرفتْ
اسمكَ في قلبي، منذُ أن وُلدتُ.
يا قمراً خلفَ النِّقابِ مختبئًا
أنتَ جنةُ روحي، أنتَ مُلهمي.
(Ey yazılı kaderim, ey gözümün nuru,
Savaşın karanlığında, sensin yıllarım.
Dokunmadığım bir yüz, ruhum seni tanıdı
Adın kalbimdeydi, doğduğum günden beri.
Ey nikabın ardına saklanmış ay,
Ruhumun cenneti sensin, ilham perim sensin.)