Havasından çil çil dökülen cümleler var.
Suyunda boğulan bir sahtelikle.
Yekpare.
Adın şehri terkeden bir otobüsün içinde.
Doğrularından uzaklaşınca korkuyorsunuz.
Aman diyorsunuz ,
Derin görünen insanlara.
Aman. .
Oysa tozu görebiliyorsan ,Belkide ışıksındır.
O çöplüğe bulaşıyorsan , bir sineğin sırtında da olabilirsin.
Anca çatısızlar veda der buna.
Epey yaklaşmışken geri dönmek istersin.
Yekpare.
Saatin yok mu senin ?
Başını ne denli dik tutarsa tutsun ,
Kendi içine yıkıldığı bellidir o kadının.
Şimdi alacalı bir leke gibi gözümün önün de duruyor adın.
Silmek için tüm cümleleri
Tüm bize tutunamayan bağlaçları,
Birer toz bezi gibi kullansamda.
Kelimeler eskiyor , beyazlıyor saçları.
Deliniyor hatta,ama leke geçmiyor.
Geçmeyecek biliyorum.
Yekpare.
Sil gözümün kenarında ki nehri.
Bana çocukluk ettik de.
Adım dizinin dibinde.
Ellerim hala temiz.
Küçüktük erik ağacından düştüğümüzde.
Ellerimize bakardık ilk.
Şimdi büyüdüğümü ;
Ellerimi tek bir kadına saklarken anlıyorum.
Yekpare.
Durağanlığını yitiyor özlemeler.
Çarkı ağırlaştırıyor.
Hala gücüm varken.
Bir sesle taşıyorum hepsini.
Sen hepsini yere bırak diyene dek.
Taşıyorum ,
Bazen yerlere
Bazen şiirlere.
Yekpare.
Sana topladığım çiçekler kadar soluyorum.
Beni çok bekletme.