Mevsimler döndü dolaştı, kalbinden sürgün ettiğin mevsimdeyim
Buz gibi esen ayrılığın yelini iliklerime kadar hissediyorum
Yüreğimdeki sensizlik, sessizce çığlık atıyor
Yokluğun yanardağ oldu, beni alev alev yakıyor
Senden sonra artık kimseyi koymuyorum aramıza
Sensizliğinle sen varmış gibi konuşuyorum
Hüzünlü gözlerim bazen dayanamıyor, akıtıyor yaşları
Dinliyor musun, dinlemiyor musun bilmiyorum
Varsın olsun duyma, dinleme beni
Sen yine suskunsun, her zamanki gibi sağır
Biliyorum lâl’sın, kalbin de âmâ konuşamazsın
Ben sesimi duyurmak için avazım çıktığım kadar bağırıp, elimden geleni yapacağım
Bu bedende bu can olduğu sürece yine anlatacağım her şeyi sana, sen duymasan da
Zaten duyma, dinleme, gül de geç bana
Anlayamazsın sen, beni şuan ne haldeyim biliyor musun?
Okyanusun ortasında kalmış kırık bir sandal gibiyim
Çırpındıkça daha da batıyorum diplere
Hasret öyle uzun bir yol oldu ki gidiyorum gidiyorum, varıyorum çıkmaz sokaklara
Hatırlıyor musun sevgili?
“Benim için yazılmış doğru bir kitapsın” demiştin
Şimdi bu gidiş nedendi?
Ya sen bu kitabı doğru okuyamadın ya da ben yanlış yazıldım
Ama ben seni satır satır okudum
Sende olan tüm cümleleri ezberledim
Yetmedi tüm harflerini şiirlerime taşıdım
Her dizeye seni, her mısraya sevgimi yazdım
Gecemi gündüzüme karıştırdım, bitiremedim yazmayı sevdamı
Kaderimsin sanmıştım ama kederim oldun
Gönlümdeki sevdaydın sen, beni yakan, küle çeviren bir kordun
Amansız bir hastalıktın kalbimde
Doktorların yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı bu yolda
Sen gittin ya nasılda büyüdü ki yokluğun sığamıyorum nefes aldığım bu dünyaya
Sen olmassan anlamsız dı hayat
Kanayan yaralarıma çare sendin
Yokluğunla manasız dı yaşamak
Azrail gülümsüyordu bana “hadi gel gidelim” diyordu
Hadi toparlan kalbim, ağlama yüreğim ondan umut yok
“Hazırız gidebiliriz” diyorum can alma meleğine
“Son sözlerin? ”diyor fısıldıyor dudaklarım
Onu çok seviyorum…