Yüreğime bir karanfil saklıdır,
Sessiz, ama kanayan bir yara gibi.
Kimi zaman fırtınalar onu yıpratır,
Kimi zaman unutulmuş bir mezar gibi soluk durur.
Karanfilim kırmızı değil artık,
Kanla sulanmış, acıyla yoğrulmuş yaprakları var.
Her bir yaprak, geçmişin gölgelerini taşır,
Her bir dokunuş, yalnızlığın keskin bıçakları gibi saplanır.
Kimse bilmez, kimse anlamaz,
Sessiz çığlıklarımı yalnız karanfil duyar.
Gece olur, yıldızlar sönük, ay bile uzaktır,
Ve ben, kendi gölgemde kaybolurum.
Hatıralar arasında yürürken,
Her adımda bir parçam eksilir.
Bir gülüşün ışığı bile vurmaz artık,
Sadece acı, sadece sitem, sadece suskunluk.
Karanfilim dimdik durur hâlâ,
Ama yaprakları kırılmış, kokusu yitmiş gibi.
Her dokunuşumda hatırlar beni,
Sevdayı, ihaneti, yokluğu ve kırıklığı.
Yüreğime sakladığım o karanfil,
Bazen bir umut değil, bir lanet gibi.
Ama yine de susmaz, yine de dayanır,
Çünkü benim acım, onun besinidir.
Ve ben, sessiz bir öfkeyle severim onu,
Her gece kanlı gözyaşlarımla,
Her yalnız nefeste,
Her kırık düşte…
Yüreğime bir karanfil saklıdır,
Ve o karanfil, ölümsüzdür…