Bulutlar ağlar mı hiç,
yoksa bir ayna mıdır semalar?
Biz kirlettikçe bu mavi örtüyü,
lekesiz olanı tutmaya mı çalışır sular?
Belki de yağmur,
gökten düşen sadece bir su damlası değildir.
Belki de tepemizde birikmiş,
insanlığın soğuk ve vicdan teridir.
Ve her bir damla, bir sorgu:
incir çekirdeğini doldurmayan kavgalarımız,
kibrimiz, sahte gülüşlerimiz,
bu kesif yağmurla gerçekten yıkanır mı?
Şimdi her yüz ıslak bir levha,
makyajlar akar, sırlar çözülür.
Sahtelik, bir su birikintisinde,
kendi çirkin yansımasına bakar.
Ve insan, kaçar bu ilahi yüzleşmeden,
sığınacak bir saçak arar,
rahat yalanlarda saklanmak için.
Oysa her damla, bir röportajdır çatıyla,
sorgular: "Ne saklıyorsun altında,
hangi yalanları, hangi yüzleri,
gizliyorsun bu korunaklı alanda?"
Ve insanlık, bir cevap veremez.
Sadece susar,
Islak gözlerle gökyüzüne bakar.