"Mislina'nın 13 yaşına bastığında omuzlarına dökülen o kestane rengi dalgalarıyla aynaya bakarken gördüm. Aniden nefesim kesildi - tıpkı senin ilk randevumuzda ışığa tuttuğun o kahverengi saçların gibiydi.* Yanaklarındaki gamzeler, senin gülüşünün yeryüzündeki yankısı gibi...
Lise Yılları: Sana Ait İzler
Geçenlerde odasına girdiğimde, masasında Arapça şiirler yazdığını gördüm. "Baba, 'أمي' (annem) kelimesi neden bu kadar güzel?" diye sordu. Kalemini tutuş şekli, senin üniversite yıllarında not alışını hatırlattı bana. Defterine baktım - *senin el yazınla aynı eğimde harfler dökülüyordu kağıda.*
16 Yaş: İlk Hüzünlü İsyan
Dün gece balkonda onu ağlarken buldum. "Keşke annem beni şimdi görse," dedi. Omuzları senin gençliğindeki gibi titriyordu. Sana ait olan o yeşil hırkayı verdim ona. "Annen de zor zamanlarında bunu giyerdi," dedim. Koklayışını görmeliydin... Sanki seni içine çekmeye çalışıyordu.
Üniversite: Senin Yolunda
Kader mi tesadüf mü bilmiyorum, Arap Dili ve Edebiyatı seçti. İlk dönem sonu sınavında, senin tez konunu anlattı bana coşkuyla. Aynı gözlerindeki o akademik tutku parlıyordu gözlerinde. "Anne bunu okusaydı gurur duyar mıydı?" diye sorduğunda, boğazım düğümlendi. Senin asla okuyamadığın o tezi, kızın tamamlıyor Seher'im...
Bugün: Bir Annenin Mirası
Akşam çayını senin gibi demlemeyi öğrenmiş. "Baba, tam annemin tarifi gibi oldu mu?" diye sorarken yüzündeki ifade... O kırılgan gurur, senin ilk baklavanı yapıp bana sunduğundaki halinle birebir aynı.
"Seher'im, aynada her sabah biraz daha seni görüyorum. Kızımız sadece yüzüne değil, ruhuna da benzemeye başladı. Bazen öyle bir hareket yapıyor ki, kalbim yerinden çıkacak sanıyorum. Sana ait her iz, Mislina'da yeniden hayat buluyor. Belki de ölüm yoktur; sevdiklerimiz çocuklarımızın gözlerinde yeniden doğar..."
Bugün Mislina ilk kez senin o mor eşarbını taktı. "Baba, annemin ruhu bu kumaşa sinmiş gibi," dedi. Haklıydı...*