Dünyayı Ayakta Tutan Güç!
Dünyayı ayakta tutan asıl gücün
#para değil,
#merhamet olduğunu söylerler. Bazen gerçekten de böyledir. Merhamet, insanın kendi yüreğine açılan bir penceredir. O pencereden göreceklerin ise, geçmişin ve geleceğin birlikte yürümesidir. Çünkü geçmişte yapılan her hata, geleceği etkiler. Geçmişte yapılan her güzelliğin, gelecekteki rotanı aydınlattığı gibi. Merhamet penceresinden bakan insan, kendini uzaktan görebilme imkanı bulur. Sanılanın aksine,
#karakter yaptıkların değil, asla yapamadıkların ve bundan pişman olmadıklarındır.
Çünkü merhamet pişman etmez. Merhametli biri olduğun için pişman olmak aklına bile gelmez.
Gerçek merhamet, içinde
#kibir barındırmadığı için kutsal bir tavır da taşır. Saydamdır, dokunulabilir görünür, fakat aslında su gibi akıp gitmeye muhtaçtır. Orada öylece dikilen ve yapıldığı için karşılık beklenen merhamet anlayışı, güçsüz bir
#ego gösterisinden başka bir şey değildir. Değerli olan ise, susulan ya da feda edilen şeylerin kapıdan sessizce çıkıp gidişidir. Çünkü merhamet, insanın yaralarını sarmaz. Sadece yeni yaraların açılmasına büyük bir gayretle engel olur.
İnsan yaptıklarından ziyade, yapamadıkları, daha doğrusu yapmak istemedikleriyle ölçülür. Çünkü mühim olan, güç elindeyken kişinin çıkarını mı yoksa doğru olanı mı seçeceğidir. Bu noktada devreye merhamet girer ve insan kendini önemli bir yol ayrımında bulur. Gideceği yol kadar duracağı yer de onun hayatının geri kalanını belirler.
Merhametin muhatabı özelliklerine göre ayrıştırılmaz. Merhameti daha az ya da daha fazla hak eden insanlar vardır belki, ama aslolan merhametin yağmur gibi herkese eşit bir biçimde yağması gerektiğidir. Çünkü sadece o zaman adil olmaktan bahsedilebilir. Merhamet kimin nerden geldiğine değil, bu noktadan sonra nereye gidileceğine bakar. Bu sayede de içinde geçmişten çok geleceğin ümit ışığını taşır.