Eskilerden kalma eskide kalana karalanmış bir iki satır... “Hiç konuşmadık, hiç anlatmadım, hiç anlatmadı ama öyle bir bakışı vardı ki sanki yıllardır tanışığız. Yaralarımız aynı yerden gibiydi, sadece o sessizliğine gömülenlerden bense hayatı dalgaya alanlardandım ama bakışlarındaki buğu , yüzündeki durgunluk resmen 'seni anlıyorum' diye haykırıyordu... Sonra ne mi oldu konuşamamanın kurbanı olduk, kelimelere sığamadık... “
Sonra zamanın çarklarında ezildi o sessizlik içindeki sankilerim, birbirini hiç tanımamış iki ayrı dünya oluverdi... Gerçek dünyada hikayeler böyleymiş, “ bir şey olmalı, böyle bitmemeli!” diyen iç sesim sonunda kavradı gerçek dünyada bir şey olmadan da bitermiş bazı duygular.