ÖLÜMLER DOSYASI | GİRİŞ

İstasyondaydı. Bir bankta oturmuş insanların hareketlerini izliyordu. Sessizdi, tenha bir köşeye çekilmişti ve kendisiyle konuşmaya çalışan hiç kimseye cevap vermiyordu. İstasyon görevlisi ona sabahtan beri neden orada olduğunu sorduğunda sadece adama bakıyor, tek bir kelime dahi söylemiyordu. Oradakiler deli olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Arada tek bir noktaya takılıp kalıyordu. Uzunca bir süre gözlerini baktığı noktadan ayırmıyordu. Adeta bir şeyler düşünüyor ve o düşüncenin içinde kayboluyor gibiydi. Ama kimse onun o sırada ne yapmaya çalıştığını tam olarak bilmiyordu.
Saat 15:40. İstasyondaki çoğu kişi gelen trene binmeye çalışırken bazıları da bir sonraki treni bekliyor, ellerindeki şeylerle uğraşıyorlardı. Kimisi bir yakınını bekliyor kimisi ise yakınına kavuşmak için yola çıkıyordu.
İşte tam o sırada olan oluyor ve bir silah sesi. Tek bir kurşun sesi. Öncesi yok, sonrası yok. Sadece tek bir delici ses. Çoğu kişi ne olduğunu anlamıyor. Sesin geldiği yöne herkes dönüyor. Ve gördükleri şey onları şoka uğratıyor. Sabahtan beri orada neden oturduğu belirsiz olan kadın yerde kanlar içinde. Kalbinden vurulmuş. Silah kadının elinde. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Bilenler ise sadece olayı görenler. Ama bu olaya dahil olmamak için seslerini çıkarmıyorlar.
Peki bu bir intihar mı yoksa bir cinayet mi? Bazıları böyle bir insanın kendi canına kıyamayacağını düşünüp bu olayın cinayet olduğunu söylüyor. Bazıları ise bunun bir intihar olduğunu, bu kadar kısa sürede bir cinayet işlenemeyeceğini düşünüyorlar. Peki ya işin aslı ne?
İntihar olduğunu düşünenler bir yandan haklı. Çünkü o derece bir kalabalıkta cinayet işlenmesi ne kadar mümkün olabilir? Ama ya katil çok hızlıysa ve bu yüzden akıllara yatmayacak bir sürede bu cinayeti gerçekleştirmişse?