Keremin gönlünde esirdi Aslı,
Ya yanmasalardı?
O zaman daha çok incinmez miydi,
O sevdâ yürekli mısrâları?
O zaman dillere destan olur muydu aşkları?
İncinmişlerdi kara toprağa,
İncinmişlerdi,
Sevdâlarını anlamayanlara karşı.
Elden ne gelirdi tutuşmaktan başka,
Kül olana kadar yanmaya...
Hep böyle imtihan etmez miydi bizi Yaradan.
Aşkına kavuşamayan mâşuğa,
Sunmaz mıydı sevdâyı?
Ya sevdiğimiz gönüllerden gideriz,
Ya da söyleyemedigimiz sözlerden.
Bu zînetten başka,
Nice korlu ateşler gördüm.
Nice serveti olan gördüm, sabrına hayret.
Nice düşkün gördüm, gayretine himmet.
Ve iyiliğe mashâr olmuş esir bir köle.
Köleye vurmuş bir ağıt yele,
Ölüm der ölüm!
Özlemimdi ölüm yorgunluğum,
Servetimdi kefenim,
Zenginliğimdi toprak içim...